Aşçılık mesleği sadece restoran ve otellerin mutfaklarında yapılmıyor. Gerekli ekipmanınız ve mutfağınız varsa her yerde sanatınızı icra edebilirsiniz. Örneğin denizin hatta okyanusun ortasında bir süperyatta! Mutfak Sanatları Akademisi’nin, uluslararası yat sektörüne uygun tasarlanan ‘Profesyonel Süperyat Şefliği’ eğitimini tamamlayanlar dünya sularında seyreden süperyat ve megayatlarda şef olarak çalışabiliyor.
Aşçılık mesleğini dört duvar arasında sınırlamayan MSA, ‘Profesyonel Süperyat Şefliği’ eğitimlerine başladı. Uluslararası yat crew ajansı Atlantico Yachting işbirliğiyle açılan MSA Profesyonel Süperyat Şefliği programında, Türkiye’nin vizyoner, potansiyel sahibi şeflerinin, süperyat-megayat sektörüne kazandırılması amaçlanıyor. Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) Yönetici Ortak Sitare Baras ve Atlantico kurucu ve yöneticisi şef Deniz Kurt Görsev ile tüm detaylarıyla bu cazip mesleği konuştuk…
Önce sizleri biraz tanıyabilir miyiz?

Sitare Baras: Yönetici ortaklığını üstlendiğim MSA (Mutfak Sanatları Akademisi), 2004 yılında Mehmet Aksel tarafından kuruldu. Uluslararası müfredatlarla, pratik ağırlıklı verilen mesleki eğitimleri ile bugün dünyanın en iyi profesyonel mutfak okulları arasında gösteriliyor. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir özel mesleki eğitim kurumu olan MSA, İngiltere kökenli City & Guilds, Confederation of Tourism & Hospitaliy ve Pearson/Ed Excel mesleki eğitim akreditasyon kurumları tarafından onaylı Türkiye’deki tek eğitim kurumu. Turizm ve yeme içme sektörlerine tam donanımlı profesyoneller sağlamayı amaçlayan MSA, 2020 itibarıyla yılda binin üzerinde yeni mezun veriyor. Aşçılık mesleği, her ne kadar restoran ve otel mutfağı ile öne çıksa da aslında ekipmanın olduğu, mutfağın kurulabildiği her yerde yapılabiliyor. Mutfak Sanatları Akademisi, Türkiye’nin ilk ‘Profesyonel Süperyat Şefliği’ eğitimiyle de bunu kanıtlıyor. Uluslararası yat sektörüne uygun olarak tasarlanan bu programı bitirenler, dünya sularında seyir eden süperyat ve megayatlarda şef olarak çalışabiliyor. ‘Profesyonel Süperyat Şefliği’ eğitimi, aşçılık mesleğini restoran ve otel mutfaklarının dışında da icra etmeyi hedefleyen öğrencilerini bekliyor.

Deniz Kurt Görsev: Öncelikle belirtmeliyim ki ben de MSA mezunu bir şefim. Ancak neredeyse ilk mezunlarındanım. Üzerine yine MSA aracılığıyla İtalya’nın en bilinen mutfak okulu ALMA’da eğitimime devam ettim ve mezun olduktan sonra Michelin yıldızlı restoranlarda bir dönem tecrübelerim var ve sonra da hayatımı değiştiren uluslararası süperyat sektörüne katıldım. Sektörde 10 yıla yakın 25 metreden 90 metreye kadar süper ve megayatlarda ‘head chef’ olarak çalıştım. Altı kez Atlantik Okyanusu’nu geçtim ve Pasifik’ten Atlantik’e toplamda 50 bini aşan deniz mili seyir yapmışlığım var. Uluslararası yat sektöründe çalışırken Türkiye’de hâlâ bu sektörün eksik olduğu, hak ettiğini bulamadığı yönünde duyumlarım olmuştu. Jübilemi Galapagos’ta yapıp ülkeye dönünce de Atlantico uluslararası crew ajansını kurdum ve MSA ile bir araya gelerek süperyat şefliği eğitim programını oluşturduk.
Süperyat şefliği eğitimleri ne zamandır veriliyor, talep nasıl? Şu anda online mı oluyor?
SB: İlk program 30 Kasım 2020’de başladı ve ilk mezunlarımızı verdik. İlk sınıfımız online eğitim ile açıldı, pandemi tedbirleri gidişatına göre online veya okulda devam etme seçeneklerimiz olacak. İkinci sınıfımız bu yıl mart ayında start alıyor. Programa olan talep giderek artıyor; özellikle pandeminin sonuçlarından biri olarak hem süperyat pazarı çok hareketlendi hem de süperyatlarda kaliteli yemek hizmeti ve servisi arayışı da paralelinde ciddi anlamda arttı. Özellikle son iki aydır hem ‘private chef’ hem de ‘süperyat şefi’ pozisyonları için talepler alıyoruz. Hem MSA mezunlarını hem de diğer adayları bu spesifik pozisyonlara cevap veren daha kısa ama yoğun, odaklı eğitimlerle destekliyoruz. Süperyat şefliği mevcut temel aşçılık bilgisi altyapısına ek birtakım teorik ve pratik bilgi ve yetkinlikler gerektiriyor. Bunu en etkili ve hızlı bir şekilde verebildiğimiz ‘Süperyat Şefliği Programı’nı başlattık. Süperyat şefliğinin önümüzdeki dönemde çok daha talep göreceği ve adaylardan da bu yönde daha fazla başvuru alacağımız şimdiden aşikâr. Biz de en iyi şekilde gerekli donanımı, eğitimi sağlayacağız.
Süperyat ve megayat arasındaki fark nedir?
Deniz Kurt Görsev: Süperyat, 24 metre ve üzeri yatlar demektir. Yani süperyat, bir tekne değildir. Teknecilik başka, yatçılık başkadır ve yat boyu 24 metrenin üzerine çıktıktan sonra profesyonel ihtiyaçlar oluşur. Buna mesleğinin uzmanı şefler de dahildir. Genel ismi süperyat olmasına rağmen yat boyları 90 metreleri aşınca megayat-gigayat kavramları doğdu.
Eğitimlere kimler katılabilir, kriterleriniz neler?
SB: Süperyat şefi olmak üzere profesyonel bir kariyer hedefleyenlerin, 18-45 yaş aralığında olmaları, MSA Uzun Dönem Profesyonel Aşçılık, Profesyonel Aşçılık, Prochef mezunu veya üniversitelerin ve diğer mutfak okullarının gastronomi ya da aşçılık bölümü mezunu olmaları gerekiyor. Yani mutfak konusunda temellerinin olmasını bekliyoruz. Daha önce bu alanda profesyonel bir eğitim almış olmaları önemli. Ayrıca adayların MSA web sitesinden online başvuru yapması gerekiyor. Atlantico ile MSA yetkilisinin dahil olduğu bir ön görüşmeden geçiyor ve kaydolmaya hak kazanıyorlar.
DK: Kriterlerimiz aslında denizleri seven, her gün farklı yemekler yapmaktan, kendini her zaman geliştirmekten zevk duyan, heyecanlı, istekli şefler olmaları da var. Yat sektöründe yıllarca emek vermiş ama halen kendini geliştirmek isteyen aşçılara da açığız. Yatlarda yemek yapmak demek aslında biraz da private şeflik demek. Kişiye özel yemek yapmak yani. Böylece özellikle Türk yatlarında çalışan şefler, kışları da yat sahiplerine özel şef olarak hizmet verebiliyorlar. Özel şefliği hedefleyenler için de yat şefliği ideal bir başlangıç. Hem her gün istediğiniz tabağı yaratıyorsunuz hem de bütçe derdi olmadan çalışıyorsunuz. İyi maaşlar da cabası.

Nasıl bir eğitimden geçiyor şef adayları? Teorik eğitimin dışında pratik eğitim nasıl yapılıyor?
SB: Atlantico Yachting işbirliğiyle açılan MSA Profesyonel Süperyat Şefliği programında, Türkiye’nin vizyoner, potansiyel sahibi şeflerinin süperyat-megayat sektörüne kazandırılması amaçlanıyor. Süperyat sektörünü A’dan Z’ye kavratan programda, uluslararası yatlarda tercih edilen dünya mutfaklarından, en güncel yiyecek-içecek uygulamalarına ve dünyanın her yerinde en iyi malzemelerin tedarik aşamasına kadar, yat mutfağına özgü pek çok dinamik, hem teorik hem de pratik olarak anlatılıyor. Ayrıca uluslararası yat sektörüne uygun olarak tasarlanan bu programı bitirenler, dünyanın herhangi bir yerinde süperyatlarda şef olarak çalışabiliyor. Boyu 24 metreden başlayıp 180 metreye dek çıkan sahipli ya da özel olarak kiralanan lüks yatlarda head chef, sole chef ve sous chef olarak görev alabiliyorlar.
Program; 52 saat teorik (13 gün), 32 saat (4 gün) pratik olacak şekilde toplam 84 saat MSA’da eğitim ve 17 gün süren STCW (Standarts of Training, Certification and Watchkeeping for Seafarers) eğitimini kapsıyor. Bu da denizlerde çalışacak olan tüm personel için şart koşulan ve 5 modülden oluşan bir program. Gemi adamlarının denizde güvenliğini esas alan Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından zorunlu tutulan bir denizcilik kodu. STCW eğitimi, MSA dışında yetkili kurumun tesisinde ve gözetiminde yapılıyor. Eğitimin 17 günü MSA’da, 17 günü de MSA dışında veriliyor.
DK: Teorik kısımda A’dan Z’ye süperyat dünyasını, sert havalarda nasıl yemek yapacaklarından menü planlamaya, dünyanın her yerinde tedarik yapmaktan konukların beklentilerine, servis anından crew yemeği pişirmelere, okyanus geçişlerinden çöp atma kanunlarına kadar birçok detay var. Pratik bölümde ise sözünü ettiğim ekşi maya ekmekler, glutensiz pişirmeler, özel diyetler, deniz ürünleri ve bunun gibi daha pek çok konu var öğretilen.
Süperyat şefliğinin restoran şefliğinden farkları ne? Bir süperyat şefinde olması gereken özellikler neler?
DK: Süperyat şefliği demek daha önce de belirttiğimiz gibi her gün menü hazırlamak demek, kişiye özel çalışmak demek, ekşi maya ekmeğini de tatlını da yapmak, vejetaryen-vegan-glutensiz istekleri de karşılayabilmek demek. Eğitimde de şeflere yeniden yemek yapmayı öğretmiyoruz. Zaten yemek yapmayı iyi bilen şeflere, süperyatta çalışmayı ve bahsettiğim farklı mutfak tekniklerini öğretiyoruz. Restoranda bir zincirin parçasısınız. Her gün aynı menü hazırlanıyor ve menünün hazırlıkları aynı. Çalışanlar minimum 10 kişi. Soğuk bölümü, sıcak bölümü, ızgara bölümü, pastacılık bölümü gibi bölümler ve sorumlusu şefler var. Birinin yaptığını öbürü tamamlıyor. Yat şefliği ise bunların hepsi birden olmak demek. Menüyü yapan şef, alışverişi de yapan şef, hazırlığı, pişirmeyi, soğanı kesen de süslü tabaklara son dokunuşu yapan ve çöpü atan da aynı şef. Üstelik her gün bunu farklı menülerle yapmak zorunda.
Eğitimi tamamlayanlar yurtdışında da iş imkânı bulabiliyor mu, bu konuda desteğiniz oluyor mu? Ve ayrıca yılın 12 ayı iş imkânı var mı?
DK: Eğitimi tamamlayanlar Atlantico Interior Crew Agency veritabanına otomatik olarak kayıt oluyor. Eğitimi tamamlayan adaylara derhal iş bulmaya başlıyoruz. Öyle ki bazen önce işi bulup, adayı seçip üzerine eğitim verdiğimiz dahi oluyor. Türkiye’deki yatlarda başlayıp, bir sezon tecrübe kazandıktan sonra İngilizcesi iyi olan adaylar yurtdışındaki yatlar için hazır olmuş oluyorlar. Yurtdışındaki yatları da biz temsil ediyoruz. Ayrıca eğitimin içerisine aldığımız bir bölümle dünyadaki ajanslara da kendilerini dahil ediyoruz. Böylece CV’leri büyük havuzda yer alıyor. Yılın 12 ayı iş var, evet. Bu büyük bir yanılgı, yatlar yalnızca Akdeniz’de dolaşıyor ve yazın çalışılıyor zannediliyor. Oysa uluslararası süperyatların çoğu Atlantik’i geçerek Karayipler’e ya da Pasifik’e geçerler, dünyanın sıcak başka ülkelerine giderler. Türkiye’deki yatlarda da 12 ay iş söz konusu. İyi bir şefi bulan yat sahibi onu kaybetmek istemez. SGK’sı ödenir, uzun süreli işe alım gerçekleştirir veya kışın maaşını ödemeye devam eder ama kişi evinde oturur, ya evine özel şef olarak haftanın bazı günleri çağırır ya da yalnızca özel günlerinde private şef olarak kendisinden hizmet alır.

Süperyat şefleri restoran şeflerine göre daha yüksek kazanç mı sağlıyor?
DK: Yat sektörü maaşları her zaman kara sektöründen daha fazladır ve öyle de olması zorunludur. Dünyada da böyledir. Çünkü yat sektöründe çalışan herkes hayatlarından daha fazla fedakârlık yapmayı kabul etmiş demektir ve daha fazla kalifikasyon gerektiren işler olduğundan kendilerini her zaman geliştirmek zorundadırlar. Daha yoğun çalışılır. Buna göre uluslararası yat sektöründe maaşlar yatın boyuna göre belirlenir. 25 metre yat 3 bin Euro öder. 35 metre 4 bin, 40 metre üzeri 5 bin-6 bin, daha da üzeri 7 bin-9 bin Euro olarak aylık 12 bin Euro’ya dek devam eder. Türkiye’de henüz bu sistem oturmadı. Türkiye’de oturması gerektiğine inandığım sistem ise yurtdışı ile aynı kalifikasyona sahip yani iyi şeflerin kendilerine hizmet etmesini istiyorsa süperyat sahipleri, maaşları da yükseltmeliler. Şimdilik Türk yatlarında yat boyuna göre maaş belirlenmiyor. Tecrübeye göre 10 bin ila 17 bin TL arasında.
Başarılı bir süperyat şefinde hangi özellikler mutlaka olmalı?
DK: Her gün farklı menü yapabilecek kadar yemek bilgisi geniş, bu nedenle de her zaman araştırmacı, sabırlı, stres yönetimi kuvvetli, sakin karakterli, egosuz, ani ortaya çıkan istekler karşısında sorun çözücü, mesleğine heyecan duyan, yaratıcı, tabaklamaları kuvvetli, hızlı çalışan, iş arkadaşları ile ilişkilerini yönetmede başarılı, prezantabl yani kendini ve yemeğini iyi ifade eden biri olmalı. İngilizcesi akıcı/yeterli olmalı. Temiz, titiz, derli toplu ve lezzetli yemek yapıyor olmasından bahsetmiyorum bile. Onlar temel özellikler.
Kadın/erkek dağılımı nasıl süperyat şefliğinde?
DK: Kadın şefler restoran sektörüne oranla erkek şeflerden daha fazladır yat sektöründe. Kadınlar özellikle 25-45 metre arası motoryat ya da yelkenli süperyatlarda daha fazla tercih ediliyor.
Zorluklarından ve keyifli/avantajlı taraflarından da biraz bahseder misiniz?
DK: Süperyat şefliğinde, her gün farklı yemek yapmak, her konuğun isteğini karşılayacak kapasitede olmak, hızlı olmak, yaratıcı olmak konuları zorluktur. Sert havalarda yemek yapmak bir zorluktur. Konukların ani istekleri veya yemek saatinin değişmesi gibi ani durumlar zorluklardır. Dünyanın bambaşka yerlerinde bambaşka ürünleri bulmak, satın almak, pişirmek zorluktur. Ancak bütün bunların hepsi aynı zamanda tecrübe ve keyiftir. Bana göre hayatta bir kez yaşanabilecek bir hayat dönemidir. Çok keyiflidir. Yatta çalışanlar yat sahibinden daha fazla o yatın ve dolaşılan ülkelerin keyfini çıkarırlar, o ülkelerin kültürleri ile iç içe geçerler, dünya insanı olurlar. Aileden uzak kalmak veya biraz yurtsuzluk yaratır, ona da alışırsınız.
Bir süperyat şefinin menüsünden birkaç örnek verir misiniz son olarak?
DK: Süperyat şefinin tek bir menüsü olmaz, bahsettiğim gibi her gün farklı menü hazırlanır ve bu da yat sahibinin zevklerine, isteklerine bağlıdır. Yine de mesela yatlarda her zaman istenen deniz ürünlerinden örnek vermek gerekirse, ceviche, Tuna tartar gibi çiğ balıklar bir başlangıç olabilir. Asya mutfağından suşi, sashimi, noddle’lar, cantonese yemekler ya da ramen gibi seçenekler sunulabilir. Thai mutfağına uzanılabilir. Hawaii’den Poke bowl’lar yapılabilir. Akdeniz-Ege mutfağından Yunan ve Türk zeytinyağlıları yapılabilir. Ottolenghi stili salatalar ya da karışık sebze tabakları çok rağbet görüyor tüm dünyada mesela. Ben mesela balıklarda İngiliz şef Nathan Outlaw’ın izinden gitmeyi severim. Başkaları başka şekilde sunabilir. Yaratıcılık sonsuz.

“Teknede misafir ne istiyorsa o verilir, maceraya gerek yok!”
Süperyat şefi Nesrin Eren, “Her tekne eşsiz bir restoran deneyimidir” diyor ve ekliyor: “Bir öğlen Tayland restoranı, akşam Hindistan esintileriyle gece tapas barına dönüşmeniz gerekebilir. Tüm bunları yaparken de sabah sunacağınız serpme kahvaltı için her daim enerjiniz yerinde olmalı. Her şeye rağmen manzaraya bakıp gülmeyi unutmadan çalışmaya devam edebiliyorsanız aranan bir süperyat şefi olabilirsiniz.”
Lisede gazetecilik bölümünde okurken yaptığı her iş bir şekilde yemeğe bağlanınca yolunu gastronomi ve mutfak sanatları bölümüne çevirmiş Nesrin Eren. 2019 yılında Yeditepe Üniversitesi’nde aldığı eğitim bittiğinde denizde çalışmak gibi bir düşüncesi hiç yokmuş aslında. “Elbette mezun olur olmaz kendimi suların üstünde bulmadım” diyor. Karadayken otellerde, Danimarka’daki Relae, Studio gibi Michelin yıldızlı ve İstanbul’da Mikla restoranlarında çalıştıktan sonra aniden kendini Yunan adalarında malzeme ararken bulmuş.
Süperyat şefliği maceranız nasıl başladı?
Yat sektörüne girmeye karar verdiğimde ilk olarak Deniz Kurt Görsev’e ulaştım. Sektörle ilgili profesyonel anlamda birçok bilgiyi ondan aldım. Daha öncesinde ortalama bir ayda tamamlanan ve teknelerde çalışmak için kesinlikle alınması gereken ‘Gemi Adamı’ cüzdanım da hazırdı. İlk teknem 43 metreydi. Her ne kadar denizcilik sektörüne yeni adım atan bir şef için fazla sorumluluk yüklese de Deniz Şef’ten ayrıntılı bir şekilde nasıl bir yol çizmem, nereden başlamam gerektiği konusunda yardım aldım. 50 metreye kadar genel olarak şefler yalnız çalışıyor ve 15 kişiye kadar çıkan misafir, 9 tayfadan oluşan bu teknenin karşıma çıkması tamamen şanstı çünkü sezon bitiyordu. Özellikle teknede iş bulmanın en zor kısmı, bir tekne tecrübesinin aranması olduğu için de gerçekten epey şanslıydım diyebiliriz. Bu durumda doğru insanlarla iletişim halinde olmak ve her daim hazır beklemek çok önemli; çünkü yat sektöründe işler aniden geliyor ve birkaç gün içinde o işi başkası alabiliyor.
İlk tekne maceramdan sonra kış sezonunu Bakü’de bir devlet büyüğünün özel şefi olarak geçirdim. 2020 yaz sezonunda da Deniz Şef’in Atlantico Ajansı aracılığıyla 26 metrelik bir tekneye geçiş yaptım. Yeni bir tekne olduğu için tüm mutfağın kurulumuna dair bilgiyi ve sıfır bir teknenin mutfak tedarikinin nasıl olduğunu burada öğrendim. Yaz sezonundan sonra kış döneminde, tekne sahiplerinin evlerinde, arada bir özel davet yemekleri vererek özel şef olarak devam ettim. Nisan aylarına doğru tekneme geri dönüp yet şefliğine, denizin üstünde pişirmeye devam edeceğim.
Başarılı bir süperyat şefinde hangi özellikler bulunmalı?
Bir teknenin süperyat şefiyseniz, muhtemelen birkaç saat içerisinde bir haftalık malzeme tedarikini yapmalı, neyi ne oranda hem tayfa hem misafire göre nasıl kullanacağınızı hesaplamalı, bota malzemeleri çoğunlukla siz taşımalı, malzemeleri alırken teknenin kapasitesini düşünmeli, sonra malzemeleri yerleştirmeli, hemen bozulmayacak şekilde paketlemeli, üç öğün tayfa yemeğini hazırlarken her an misafirler için atıştırmalıkları hazır tutmalı, muhtemelen gece pişecek çorbayı hayal etmeli ve pek tabii gemici ve hostesler yoğunsa bulaşıkları da hemen halletmeli ve mutfağınızı ilk günkü gibi pırıl pırıl tutmalısınız. Arada halat da atabilir, çapa da çekebilirsiniz. Yani işin özünde tüm bunlar olurken aslında yalnızsınız. Bu yüzden ciddi bir düzen ve disiplin en önemlisi… Gerisi ise bence tamamen yaratıcılık işi. Yumurtanız bittiyse bir çözümünüz olmalı. Ya da daha önce hiç denemediğiniz bir yemeği mükemmel yapacağınıza dair özgüveniniz işinize çok yarayacaktır. Her tekne eşsiz bir restoran deneyimidir. Bir öğlen Tayland restoranı, akşam Hindistan esintileriyle gece tapas barına dönüşmeniz gerekebilir. Tüm bunları yaparken de sabah sunacağınız serpme kahvaltı için her daim enerjiniz yerinde olmalı. Her şeye rağmen manzaraya bakıp gülmeyi unutmadan çalışmaya devam edebiliyorsanız aranan bir süperyat şefi olabilirsiniz.
Restoran şefliği ile süperyat şefliğini kıyaslarsanız arada ne gibi farklar var?
Restoranda genel olarak menünüz bellidir. Sabah Japonya’ya gidip akşam İtalyan mutfağından bir menü sunmazsınız. Yaratıcılık arka plandadır ve en önemlisi muhtemelen malzemelere anında ulaşabilirsiniz. Süperyat şefinin genel anlamda bir bütçe limiti yoktur ama her malzemeye anında ulaşması biraz zordur. Misafirin her sabah avokado yediğini bildiğiniz halde almayı unuttuysanız pek tabii o malzemeye anında ulaşmanın yolu bulunur ama süperyat şefi zaten bunu önceden halletmiş olur, olmalıdır. Restorandayken ekibinizde muhtemelen balıkları önceden temizlemiş, maydanoz saplarının suyundan sorbe yapmış birileri olur. Tekne şefi, kaptan arada sarımsaklarını soysa da işin özünde tek başınadır.

Kadın şefler ve şef adayları için önereceğiniz bir meslek mi?
Bunu kadın veya erkek diye ayırmanın doğru olmadığına inanıyorum; çünkü mutfakta çalışmak zaten başlı başına fiziksel ve mental bir güç gerektiriyor. Bir kadın süperyat şefi, bir erkek gemici kadar iyi halat çekebilir. Bir restoranın josperinin başında bir erkek şeften daha dayanıklı olabilir. Bu, tamamen kişinin bu işe kendini ne kadar verdiğiyle ve ne kadar güçlü durduğuyla alakalı. İşin sonunda bence kimsenin cinsiyetinin bir önemi kalmıyor. Restoranın mutfağında ayakta kalabilen bir kadın şefin, teknede başarısız olması imkânsız.
Menüyü belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz, nasıl şekilleniyor?
Genel olarak elindeki malzemelere göre şekilleniyor ama zaten alınan malzemeler de misafirlerin tercihlerine göre alınmış oluyor. Bu durumda genel olarak sabahtan misafirlere bugün ne yemek istediklerini sorup seçeneklerle gitmek en doğrusu. Çoğu zaman zaten misafirler şefi yönlendiriyor. Yani menünün nasıl olacağı tamamen tekne sahipleri ve misafirlere göre değişiyor. Bazen de tamamen şefin yaratıcılığına bırakıldığı oluyor. Fakat tüm bu aşamalarda yaratıcılık sonsuz. Misafirler eğer o gün Asya usulü bir somon tartar yemek istiyorsa, hangi malzemeyi kullanacağınız, nasıl sunacağınız tamamen size kalmış. İnanılmaz keyifli! Tamamen bir deneyim restoranı. Pek tabii kişniş sevmeyen bir misafire kişniş tozu serpmek mantıklı olmayacaktır. Yahut çiğ balık sevmeyen tekne sahibine “Ama ben bunu çok güzel yaptım” demek bir hatadır; çünkü her ne kadar restoran gibi desem de sizin restoranınıza yemeğe gelmediler. Ne istiyorlarsa onu verin, maceraya gerek yok.
İşin en zor ve en keyifli taraflarını da sorsak?
İşin en zor tarafı, çalışma saatlerinin asla belli olmaması. İlk teknemde sabah 05.00’te fırına ekmek atarken gece 01.00’de kıymalı yumurtaları kırdığım olmuştu. İki hafta aralıksız çalıştığım da… Ama inanın, ne kadar yorgun olursanız olun teknenin başına geçip kahvenizi yudumlarken bunların hiçbir önemi kalmıyor. Hele sabah manzaranız başka bir ülkeyken, akşam başka bir ülkedeyseniz. Yaratıcılığınızı sonuna kadar kullanıp her gün farklı manzaraya uyanmak… En güzel tarafı bu kesinlikle!
Süperyat şefinin mutfağından

Asya Usulü Somon Tartar
Malzemeler
250 gr küp küp doğranmış somon
1 limon kabuğu rendesi ve suyu
1 yemek kaşığı zencefil
1 tatlı kaşığı sarımsak
2 yemek kaşığı susam ve soya yağı
1 yemek kaşığı soya sosu
Tuz
Karabiber
Yapılışı
Balık hariç tüm malzemeleri karıştırıp hazır tutun. Servis etmeden 3 dakika önce balıklarla marine edin ve en son üzerine susam ve avokado ekleyerek servis yapın.

Karadutlu Patlıcan
Malzemeler
4 adet patlıcan
Kızartmak için ayçiçek yağı
200 ml zeytinyağı
2 adet kırmızı soğan
500 gr karadut
2 yemek kaşığı nar ekşisi
250 ml kırmızı şarap
1 yemek kaşığı bal
Tuz
Yapılışı
Patlıcanları önce ikiye kesip daha sonra iç kısmına çizikler atın. Patlıcanın kabuğunu herkes sevmediği için önce soyarsanız daha iyi olur. Daha sonra ayçiçek yağında iyice kızartın. Ayrı bir yerde soğanları kavurun. Soğanlar yemeğin üzerinde kullanılacak. Geriye kalan tüm malzemeleri robottan geçirip püre haline getirin ve kıvam alana kadar çektirin. En son kızarmış kabakları ve kavrulmuş soğanları ekleyip iyice kabakların sosu çekmesini sağlayın. Limon otuyla servis edin.