Kahvaltıda alışılmışın dışına çıkmak, biraz daha farklı lezzetler denemek istiyorsanız, yolunuzu mutlaka Galata’ya düşürün. Burada size unutulmaz bir kahvaltı deneyimi yaşatacak mekânlar var…
Neckodan kahvaltı
“Hiç köftecide kahvaltı olur mu?” demeyin! Farklı kahvaltı arayışında olanlar için Galata Rıhtım Köftecisi’ni beklenmedik bir kahvaltı mekânı olarak önerebilirim. Mekânda sunulan kahvaltının özelliği nicelikten çok niteliğin ön planda tutulması. Kahvaltı öncesinde açlığınızı yatıştırıcı nitelikte pekmezli, cevizli, meyveli manda yoğurdu ikram ediliyor. İlk bakışta gözünüz doymayabilir ama midenizi yavaş yavaş doyurdukça daha çok keyif alacaksınız diyorum. Denediklerimden birkaç öneride bulunayım: Konyaklı, zencefilli, limon reçeli, portakal ve kumkuat reçelleri, yaban mersinli lor benim için öne çıkan lezzetlerden. Üç çeşit peynirin sunulduğu peynir tabağı sizi doyurmazsa takviye isteyebiliyorsunuz. Bal-kaymak, beş baharatlı acuka, mini bazlama ve gözleme gibi klasik ve genele hitap eden çeşitler de var. Sakızlı saganaki peyniri aromasıyla “Ben buradayım” diyor. Kızarmış Rum peyniri oldukça farklı, tuzlu ve yerel bir lezzet. Kahvaltıda el yapımı ürünler ve farklı lezzetler dikkat çekiyor. Ama mıhlama olayını biraz toparlamaları lazım. Peyniri zayıf kaldığı için sünme kıvamına erişememiş. Ekstra bir lezzet olarak Boşnak böreğini de deneyebilirsiniz.
Pötikareli mavili masalarda Ege ruhu hâkim. Aşırı çeşitlerin bulunduğu, lüks ve kalabalık kahvaltılara alternatif arayanlara önerebilirim. Her malzemeyi belli bir kalitenin üstünde sağlamaya çalışıyorlar. Mekân, sıcak ve samimi atmosferiyle sizi sarmayı başarıyor. Reçel çeşitleri değişken. Haftanın beş günü (pazartesi-salı hariç) köftecide bile kahvaltı bulabilmek mümkün.
Payidar Galata
Şişhane metrosunda indikten sonra İstanbul’daki en büyük Yahudi toplumu ibadethanesi olan Neve Şalom Sinagogu’nun yanında bulunan ve eskiden bir Yahudi ailesinin yaşadığı binada hayat bulan Payidar Galata, görülmeye ve gidilmeye değer bir mekân. Öncelikle biraz binadan bahsetmek istiyorum. Galata’da Büyükhendek Caddesi’nde bulunan binanın tarihinin, duvardaki yazılara dayanarak 1800’lü yıllardan daha eskilere dayandığını söyleyebiliriz. O zamandan bugüne üç farklı kadının elinde, bambaşka ruhlara bürünmüş bir bina burası. Bir zamanlar Miryam Shanman’ın, daha sonra Fortuna Strugo’nun yuvası olan binayı, Vildan Şelale hayal ettiği yere dönüştürmüş. Şimdiyse Fettah Bey’in elinde yaşamaya devam ediyor. Tarihi dokusu korunarak restore edilen binanın girişinde bulunan Payidar Galata’nın alt katı da bir o kadar güzel. Burada, antika bir sobanın bulunduğu bir salon ve mutfak bölümü var. Oradan da bahçeye çıkılıyor. Havalar biraz daha ısınınca bahçe de hizmete giriyor.
Bir hafta içi sabahı kahvaltısı için bulunduğumuz mekânda, ‘Bahar Dalı’ kahvaltısını denedik. ‘Bahar Dalı’nda neler mi var? İki çeşit ev reçeli, Ezine peyniri, eski kaşar, soka, acuka, bal-kaymak, marmelat, tahin-pekmez, Ege’den getirilmiş zeytin çeşitleri, sahanda yumurta, pişi. Bu çeşitlere ilaveten tavada sucuğunu da denedik. Tüm bu lezzetler önce gözümüze sonra da midemize hitap etti. Kahvaltı sofrası çok zengindi ve inanın nereden başlayacağımızı bilemedik. Payidar Galata’dan ayrılmak istemedik.
İster kahvaltı edin, ister yemek yiyin ya da sadece kahve için! Ne olursa olsun, buradaki samimi havayı solumak, binayı ve dekorasyonu seyretmek huzur verici geliyor insana. Payidar Galata için temennim ilelebet payidar kalması.
Kangurular