Sektöre yaptıkları büyük yatırımla, Türkiye’nin ilk ve tek A+ üretim tesislerini Ayvalık, Gömeç’te hayata geçiren Asiltane, ulaşılabilir fiyat seçenekleri ile en uygun koşullarda üretilmiş natürel zeytinyağı çeşitlerini tüketici ile buluşturuyor. Markanın kurucularından Hasan İstikbal, ”Zeytinyağı kaliteli olduktan sonra sıcak-soğuk her yemekte kullanabilirsiniz” diyor.
Pandemi dönemini henüz geride bırakamadığımız şu günlerde sağlıklı beslenme daha da önem kazandı. Sağlıklı beslenme denilince ilk akla gelen ürünlerden biri de kuşkusuz zeytinyağı. Kaliteli bir zeytinyağının vücudumuza faydalarını hepimiz biliyoruz artık. Şu dönemde bağışıklık sistemimizin güçlü olmasının ne kadar önemli olduğunu da! İçerdiği polifenoller sayesinde ve antioksidan özelliği ile iyi üretilmiş bir zeytinyağı, bağışıklık sistemini koruyor ve güçlendiriyor. İşte burada altı çizilmesi gereken ‘iyi üretilmiş’ olması… Hijyen ve teknolojinin tüm imkânlarıyla üretim yapan Asiltane, tüketiciye sunduğu sağlık ve lezzet farkı ile öne çıkıyor.
“Köklerden başlayıp dallarda yeşeren dostluk” mottosuyla üretime geçen Asiltane Zeytinyağları, Ayvalık’taki kendi bahçelerinden topladıkları zeytinleri yine Ayvalık Gömeç’teki üretim tesislerinde işleyerek, ulaşılabilir fiyat seçenekleriyle tüketiciye sunuyor. Markanın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan İstikbal ile pandemi sürecinde zeytinyağı tüketiminin önemini, zeytinyağı çeşitlerini, Türkiye ve dünyada zeytinyağı tüketimini konuştuk…
Kısa bir süre önce Asiltane markasıyla sektöre girdiniz. Markanızı biraz anlatır mısınız bize, sizi de tanıyalım bu arada…
Asiltane ve Asiltane’nin köklerinden bahsetmek isterim size… Biz bu işe; zeytin ve zeytin ağacına olan tutkumuzla başladık. Sizlerin de bildiği gibi, zeytin öyle bir meyvedir ki; sahip olduğu mucizevi etkisiyle her derde deva olma özelliği taşır. İşte bu sebepten dolayı biz de 11 yıl önce, bu mucizevi değere sadece tutkuyla bağlanmakla kalmayıp, hayata ve gelecek nesillere de fayda sağlamayı amaç edindik. Emin adımlarla, 2009 yılında butik bir üretim tesisi ile girdiğimiz bu yolda; Güven Asa ismiyle yarattığımız markayı ve tutkuyla bağlı olduğumuz bu işi, daha da büyütmek ve insan sağlığını daha da değerli kılmak adına var gücümüzle çalıştık. 5 yıllık süre zarfında, üretimimizi sürdürürken hep şu soruyu sorduk: “Zeytinyağını daha iyi; en iyi şekilde nasıl üretebiliriz?”. Ardından, yurtdışından edindiğimiz bilgi, teknoloji ve donanım ile 2014’de Türkiye’nin ilk ve tek A+ zeytinyağı üretim tesisini Gömeç – Ayvalık’ta hayata geçirdik.
Severek, özenerek ve inanarak üretmeyi hedefledik her zaman. Asiltane ise bu köklü ve devasa çatı altında hayata geçen yeni bir marka. En güzel, en asil zeytinleri bulup toplamak değil bu iş sadece; Kuzey Ege’nin en güzel rüzgârlarını yakalayıp tüm zeytinlerin asaletine yakışır bir şekilde üretebilmek aslında… O asil taneleri layığı ile toplayıp en saf, en leziz ve en sağlıklı haliyle sofralara dost edebilmek bizim amacımız… Sevgiyle, tutkuyla ve özenle yapılan işlerin hep nasıl da mutluluk verdiğini, nasıl daha sağlıklı nesiller yetiştirebildiğini, nasıl boğazdan doya doya geçtiğini anlatmak istedik insanlara… “Köklerden başlayıp, dallarda yeşeren dostluk” inancıyla, sağlığın, sofranın, güzelliğin, yaşamın ve gelecek nesillerin dostu olmaya geldik…
Üretim tesisleriniz Ayvalık’ta ve bugüne kadar sektöre yapılan en büyük yatırım olduğunu söylüyorsunuz. Tesisinizin özellikleri ve üretim kapasitesi hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Şunu özellikle belirtmek isterim ki, Ayvalık’ta kendi bahçelerimizden topladığımız zeytinlerimizle elde ettiğimiz ürünleri en saf ve leziz haliyle, erişilebilir fiyatlarla tüketicimize sunuyoruz. Üretim süreçleri konusunda büyük bir hassasiyetle ilerliyor ve ürünlerimizin sağlık, tat, nefaset ve duyusal özelliklerine maksimum seviyede özen gösteriyoruz. Türkiye’de sektöre yapılan en büyük yatırımlardan biri olan zeytinyağı üretim tesisimiz ile sahip olduğumuz tüm hijyen ve teknolojik altyapı sayesinde üretim prosesimizi gerçekleştiriyoruz. Sağlığa yaptığımız bu yatırım ile yine Türkiye’de ilk ve tek olarak BRC, IFS gibi uluslararası ‘High Level’ sertifikasyonları almaya hak kazandık.
Biz öncelikle üretim gücümüzle farklılaşıyoruz. Sağlık adına yaptığımız yatırım ve kapasitemiz ile her daim ayrı bir kulvarda olacağımız görüşündeyim. Türkiye’nin ilk ve tek A+ zeytinyağı üretim tesisini hayata geçirerek sektöre sağladığımız katma değer ile ayrışıyoruz. Üretim faaliyetlerimizi 11 bin m²’si kapalı toplam 22 bin m²’lik alan üzerinde bulunan tesisimizde sürdürürken, günlük 600 ton zeytin sıkım kapasitemiz ve 3 bin ton zeytinyağı depolama alanımız ile de geniş bir üretim potansiyeline sahibiz.
Sahip olduğumuz tesis ve teknolojik altyapı ile kalite anlayışını birleştirerek sektörde örnek bir marka olarak konumlanacağız diyebilirim. Köklerimizden aldığımız güçle de tüketici odaklı çalışarak kısa süre içerisinde ülke çapında kalitesine güvenilen ve vazgeçilemeyen bir zeytinyağı markası haline geleceğimize inancımız tam.
Üretim tesisimizde, doğa ile uyumlu son teknoloji 2 faz ‘ekolojik’ sistemler ile zeytinyağı üretimindeki kalite anlayışımız en üst seviyede. Üretime giren zeytinleri Türkiye’de ilk ve tek olan çift yıkama işlemi ile temizliyoruz. Böylelikle, temiz üretimin yanı sıra zeytin tanelerindeki tarımsal kalıntıları minimum seviyeye getirerek, sağlığa en uygun bir şekilde üretim yapıyoruz. Yanı sıra yine Türkiye’de ilk ve tek olarak kullanılan Osmoz Su Arıtma Sistemi ile zeytinlerimiz içme suyu kalitesinde iki defa yıkanıyor. Bu temizleme sürecinin ardından zeytinlerin sıkım işlemine geçilmesi de insan sağlığına verdiğimiz değerin en somut kanıtı niteliğinde.
Ayrıca, zeytinyağının üretimi kadar depolama şartları da bir o kadar önemli. Üretim tesisimizde, Türkiye’de ilk ve tek olarak hayata geçirilen ve yerin 7 metre altında 18°C – 22°C aralığında özel korumalı ve iklimlendirmeli depolama alanlarımız mevcut. Bu sayede, zeytinyağının tazeliği ve kalitesinin uzun süre korunması da maksimum seviyede diyebiliriz. Şişelerin dolum işlemleri ise otomatik dolum hatlarında, el değmeden gerçekleştiriliyor ve ardından, kalite kontrol noktalarında kontrol ediliyor.
Ayvalık artık zeytinyağında bir marka, nedir Ayvalık zeytinyağının özellikleri, diğerlerinden ayıran farklar?
Ayvalık ağaçlarından üretilen zeytinyağları, hem koku hem de tat açısından günlük tüketim için oldukça uygun. Gerek kahvaltılarda, soğuk mezelerde gerekse sıcak yemeklerde rahatlıkla kullanılabilir. Tabii ki bir zeytinyağının sıcak – soğuk tüm yemeklerde kullanılabilmesi için o yağın doğru üretim prosesinden geçmiş olması çok önemli. Biz tüketicilerimize, mutfaklarında her türlü yemek ile kullanabilmeleri için Erken Hasat Soğuk Sıkım Zeytinyağımızı rahatlıkla önerebiliyoruz.
Soğuk sıkım zeytinyağlarınızın dışında aromaterapi yağ seriniz de var. Özelliklerini anlatır mısınız?
Ürünlerimiz, hasat zamanına göre farklılık göstermekle birlikte, tat ve nefaset anlamında da birbirinden ayrışıyor. Biz Asiltane olarak, sadece ‘Natürel Sızma’ grubunda ‘soğuk sıkım’ tekniği ile zeytinyağı üretimi yapıyoruz. Natürel Sızma Zeytinyağlarımızda; Erken Hasat Soğuk Sıkım, Soğuk Sıkım ve Natürel Sızma Zeytinyağları olarak farklı ürün gruplarımız yer alıyor. Erken Hasat, zeytinler henüz yeşilken 15 Eylül’den ekim sonuna kadar topladığımız zeytinlerden elde ettiğimiz ürünümüz. Özellikle bu üründe, nefaset ve duyusal özellikler oldukça yoğun. Soğuk Sıkım Zeytinyağımız, kasım ayı içinde yapılan hasatla elde edilir. Natürel Sızma Zeytinyağımız ile ayrıştırıcı özelliği ise hasat zamanı ve buna bağlı olarak kendine has duyusal özellikleri ve nefasetidir.
Diğer yandan, bu sezon ilk defa ürettiğimiz ve Türkiye’de başka bir örneği olamayan Asiltane ‘Limited’ Özel Hasat Soğuk Sıkım Natürel Sızma yağımızı tüketicilerimize sunduk. Bu özel ürünümüz, noter huzurunda yapılan hasat ile kendi bahçelerimizden zeytinlerin toplanmasıyla başlayan ve üretimin hemen ardından şişelenmesi ile tam 2 saat 47 dakikada tamamlanan bir serüveninin eseri. Asiltane Limited Özel Hasat Zeytinyağımız, sınırlı sayıda üretildi ve sürdürülebilirlik ilkemiz kapsamında da her sene daha iyisini hedeflediğimiz bir Ar-Ge çalışması niteliğinde diyebilirim. Limited Özel Hasat, içinde bulundurduğu özellikler ve tüketiciye sağlık açısından sunduğu katma değerin daha yüksek olması nedeniyle, diğer ürün gruplarımızdan ayrışarak ‘Premium’ ve ‘Kişiye Özel’ olma niteliği taşıyor.
Erken Hasat Soğuk Sıkım, Soğuk Sıkım ve Natürel Sızma Zeytinyağlarımız ise dalından toplanan zeytinlerin aynı gün, maksimum 8 saat içinde sıkılmasıyla elde ediliyor. Tüm ürünlerimizi sağlık, hijyen ve kaliteden ödün vermeksizin, sahip olduğumuz tesis ve yenilikçi teknolojik altyapımız ile üretiyoruz. Zeytinyağlarımızın yanı sıra tüketicilerimize son dönemde sunduğumuz soğuk sıkım yöntemi ile üretilen 10 farklı aromaterapi yağlarımız da mevcut. Her birinin insan sağlığına faklı yönde faydaları bulunduğu gibi, yemeklerde ve harici olarak rahatlıkla kullanılabiliyor.
Ürünlerinize yurtdışından da talep geliyor mu?
Japonya, Katar, Özbekistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden ürünlerimize yoğun olarak talep geliyor. Dolayısıyla bu ülkelerle sürekli iletişim halindeyiz.
Türkiye’de zeytinyağı tüketimi hakkında neler söylemek istersiniz? Tüketimi artırmak için neler yapılabilir, sizin bu konuda girişimleriniz var mı?
Son yıllarda sağlıklı ve uzun yaşama bilinci, ülkelerin beslenme politikalarında belirleyici bir rol oynuyor. Ülkemizde de bu kapsamda, tüketicilerimizin zeytinyağını eski yıllara oranla daha fazla tükettiğini görüyoruz. Zeytinyağı, belli bir coğrafyada üretilen ve pazarı tüm dünyada olan bir gıda ürünüdür. Dolayısıyla arz ve talep dengesinin de oluştuğu gözlenmekte. Yanı sıra zeytinyağındaki ürün çeşitliliğinin artması, tüketimin de eşzamanlı olarak artığını gösteriyor. Ancak yine de Türkiye’deki bu tüketim oranının daha da artması, insan sağlığına faydalı etkileri açısından çok önemli bir konu. Tüketicilerimizde maksimum düzeyde farkındalık oluşturmak amacıyla tüm iletişim kanallarımızdan en doğru ve yönlendirici içeriklerle hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz. İyi zeytinyağını nasıl ayrıştırmaları gerektiği konusunda bilinmesi gerekenleri aktarıyor ve zeytinyağını neden ve nasıl tüketmeleri gerektiği konusunda çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Aynı zamanda, mağazalarımızda da müşterilerimize özel olarak kurguladığımız; ürünlerimizi denemeleri için tadım alanlarımız bulunuyor.
Dünyada zeytinyağı denilince İtalya, İspanya ve Yunanistan bizden önce geliyor sanırım, uluslararası pazarda daha çok tercih ediliyor. Bunun nedenleri nedir sizce, Türkiye’de üretilen zeytinyağlarının kalitesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye son yıllarda dünyada kullanımı hızla artan zeytinyağı üretiminde büyük bir ivme yakalıyor diyebiliriz. Şu bir gerçek ki, Türkiye gerek iklimsel koşulları, gerekse coğrafi konumu ile zeytin tarımına oldukça elverişli tarımsal alanlara sahip. Dolayısıyla ülke olarak orta ve uzun vadede bu 3 ülke arasında olabiliriz diye düşünüyorum. Bunun için öncelikle, doğru tarım uygulamalarının desteklenmesi ve denetlenmesi gerekiyor. Diğer yandan, ülke olarak markalaşma ve pazarlama süreçlerini çok daha etkin ve kapsamlı bir şekilde yapmamız gerekiyor. Markalaşmak için ambalajlı satışlar artırılmalı, Türk markalarının uluslararası imajı güçlendirilmeli ve bunun için de düzenlenen uluslararası fuarlarda yer alınmalı. Biz Asiltane olarak düzenli bir şekilde tüm yurtdışı fuarlara katılım sağlıyoruz. Bu sene ne yazık ki pandemi sürecinden ötürü fuarların iptal olmasıyla katılamadık. Ayrıca bir diğer önemli nokta ise özellikle yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği turistik bölgelerdeki kafe, restoran ve otellerde ambalajlı ve markalı ürünlerin kullanılmasının ülkemizin zeytinyağı sektörüne ciddi anlamda katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Pandemi süreci zeytinyağı sektörünü nasıl etkiledi? Sektörün geleceği ile ilgili öngörüleriniz neler?
Zeytinyağının insan vücuduna sağladığı faydalar saymakla bitmez. Özellikle pandemi sürecinde, satış grafiğimize baktığımızda zeytinyağı tüketiminin yükseldiğini net bir şekilde tecrübe ettik. Biz tüketicilerimize sağlık sunuyoruz. Özellikle COVID-19 sürecinde, ürünlerimizle ulaştığımız her hanenin sağlıklı yaşamlarında pay sahibi olmanın da ayrıca haklı gururunu yaşıyoruz.
Son yıllarda, sağlıklı beslenme ve organik tüketim bilincinin artması, zeytinyağı tüketimindeki artışı da beraberinde getirdi. Özellikle COVID-19 süreciyle birlikte bu tüketim oranının ciddi bir ivme kazandığını gördük. Globalden örnek verecek olursak, Japonya’da 10 sene önceki yıllık zeytinyağı tüketimi 5 bin ton iken, bu sene bu rakam 55 bin tona yükselmiştir. Diğer yandan Hindistan, Çin ve Kore gibi ülkeler ise potansiyel tüketici pazarı niteliği taşıyor. Buralarda da refah seviyesinin ve bilincin artmasıyla birlikte global çapta tüketimin yaygınlaştığını görebileceğiz.
Zeytinyağını cam şişe veya tenekede satın alın
Zeytinyağı alırken, mutlaka cam şişede, ambalajlı olmasına ve üretim yerinin de etiketinde yazılmış olmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Zeytinyağını cam şişe ve tenekelerde satın almak ve bu şekilde muhafaza etmek en sağlıklısı. Uzun süreli kullanabilmek için maksimum 22 – 23 derecede serin ve ışık görmeyen bir ortamda saklanması önemli bir nokta. Diğer yandan iyi üretilmiş ve doğru işlenmiş bir zeytinyağı ile sıcak, soğuk her türlü yemeğin yapılabildiği gibi, kızartma ve hamur işlerinde de rahatlıkla kullanılabilir.
Zeytinyağı her derde deva
Her gün düzenli olarak tüketildiğinde, adeta doğanın bir mucizesi olan zeytinyağı her derde deva niteliğinde. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi, sindirimi kolaylaştırır, metabolizmayı hızlandırır ve glisemik indeksi düşük olduğu için uzun süre tok tutma özelliğine de sahip. Aynı zamanda cildi güzelleştiren ve saç bakımına da olumlu yönde fayda sağlayan mucizevi bir besin kaynağı zeytinyağı. Bununla birlikte, kan basıncını düzenleyen ve stresi azaltan birçok faydalı etkileri var.
Röportaj Birgül Kopuz