— M.Ö. 100 yıllarında, yeni evlenen çiftlerin düğünlerinde, başlarından bereketin sembolü olarak kabul edilen ekmek parçaları ufalanarak
serpiliyor ve böylece yuvalarının bereketli olacağına inanılıyordu. Gelin ve damat da bu parçaları toplayarak birlikte yiyorlardı. Buna da Latincede ‘confarreatio’ deniliyordu. İşte günümüzde gelin ve damada atılan konfeti, o günlerde yapılan bu törenin değişmiş olarak uygulanması.
— Roma’da M.Ö. 168’de, tarihteki ilk fırıncılar birliği kuruldu. Collegium Pistorum adındaki bu birliğin üyeleri ayrıcalıklı kabul edildi. Collegium Pistorum birliği üyelerinin komedyenlerin ve gladyatörlerin gösterilerine gitmeleri yasaklandı. Çünkü sıradan insanların arasına karışmaları istenmiyordu. Fırıncılık bu kadar önemli olunca, fırıncılar da meslek bilgilerini bir sır olarak sakladılar. Her isteyen fırıncı olamıyordu, mesleğe girme kuralları vardı. Örneğin 10’uncu yüzyılda İngiltere’de birinin fırıncı olabilmesi için 7 yıl boyunca karın tokluğuna çıraklık yapması şartı aranıyordu.
— Napolyon, esmer çavdar ekmeğinin isim babası olarak biliniyor. Prusya gezisi sırasında, “Pain pour Nicole” yani “Nicola’ya ekmek verin” diye bir emir verdi. Almanlar bu cümleyi ‘pumpernickel’ olarak algıladılar ve böylece bu geleneksel ekmeğin
adı öyle kaldı.
— 1997’de, Kansaslı çiftçiler, 36.5 milyar adet ekmek üretecek kadar buğday üretimi gerçekleştirdiler. Bu miktar, dünya nüfusuna oranlandığında, herkese 6 adet ekmek düşüyor.
— Bir adet ekmek için gerekli buğdayı harmanlamak yalnızca 9 saniye sürüyor. Ortalama olarak bir dilim ekmek 1 gram yağ içeriyor.
— Pita ekmeğinin içindeki cep buharla yapılıyor. Buhar hamuru kabartıyor ve daha sonra ekmek soğuyor, yassılaşıyor, tam ortada cep oluşmuş oluyor.
Bunları biliyor muydunuz?
— Ekmek yeterince soğuduktan sonra aşırı nem kaybına meydan verilmeden ambalaj yapılmalı, buharlaşma nedeniyle küflenmeye meydan verilmemeli.
— Ekmeğin dilimlenerek tüketilmesi, bayatlamayı geciktirici bir etken olmasının yanı sıra ekmek israfını azaltmada da iyi bir alışkanlıktır. Soğuk ekmek, ‘bayat ekmek’ anlamına gelmediği gibi, ekmek ısıtıldığında tekrar yumuşaklığını ve lezzetini kazanıyor.
— Katkı maddesi kullanılmadan üretilen bir ekmeğin normal koşullarda taze kalma süresi, yaklaşık 36 saat. Ekmek kesinlikle açıkta bırakılmamalı.
— Kuruyan yani nemini kaybeden ekmeği canlandırmak için bir tencereye az miktar su koyun ve kaynatın. Su buharı çıkmaya başladığında tencerenin üzerine bir süzgeç yerleştirin ve kuru ekmekleri koyun. Buhar, ekmeğe yavaş yavaş nüfuz ettikçe ekmek kaybettiği nemi alır ve yenilecek kıvama gelir.
— Sıcak ekmekler soğuduktan sonra naylon torba içinde kapaklı bir kapta saklanabilir. Ekmek yeterince soğumadan konursa buhar nedeniyle küflenir.
— Ekmeği bozulmadan buzdolabında saklayabilirsiniz. Böylece küflenmesini önlemiş olursunuz. Ancak tazeliği doğal olarak azalır. Bu ekmekler kızartılarak veya ısıtılarak rahatlıkla yenebilir. Eğer derin dondurucunuz varsa ekmeği -21 derecede taze olarak uzun süre saklayabilirsiniz.
— Bir ekmeğin iyi olup olmadığını anlamak oldukça basit. Ekmeğin üst kabuğu kızarmış, alt kabuğu ise düz ve açık renkte olmalı. Ekmek kabuğunun üstünde kabarcıklar ve şişlikler bulunmalı. Bütün yüzeyin görünümü aynı olmalı ve kabuk kesinlikle yanmamış olmalı. Çünkü ekmeğin üstünün yanık olması, fazla ısıya maruz kalıp çok çabuk kızardığını, içinin ise hamur kaldığını gösterir. Ayrıca iyi ekmeğin tadının ekşi ve yapısının esnek olması gerekir.