Maria ile karşı yakanın lezzetleri
Doğası, tarihi ve mutfağıyla Kavala unutulmaz bir tatil vaat ediyor, damağına düşkün gezginlere… Üstelik İstanbul’dan çıktıktan beş saat sonra deniz kıyısında en taze balıkları, en lezzetli mezeleri tadıyor olacaksınız…
İlkçağda Neapolis, ortaçağ ve Bizans’ta Hristupolis, Osmanlı döneminde bugün de kullanılan ismiyle Kavala… Güzel, masmavi bir antik Ege şehri.
1520’lerde, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kavala’ya birbirinden ihtişamlı medrese, külliye, imarethane, han ve camiler yapılmış. Şehre girerken altından geçtiğimiz su kemerleri Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa tarafından yapılmış ve hâlâ ayakta. Bu tarihi su kemerleri, 1425’te Bizans Akropolis harabelerinin yerinde inşa edilen kaleyle beraber şehrin simgesini oluşturuyor.
Mısır’ın ilk hidivi Mehmed Ali Paşa, Kavala’da doğmuş, bu yüzden de Kavalalı Mehmed Ali Paşa olarak anılıyor. Oturduğu evi ve bronz heykelini şehrin tepesinde görebilirsiniz. Bu heykel, 1940 yılında heykeltıraş Dimitriadis tarafından Mısır’da yaşayan Yunanlıların ödenekleriyle yapılmış. Mehmed Ali Paşa, 1817’lerde doğup büyüdüğü şehri unutmamış, 4 bin 500 metrekarelik imaret binasını inşa ettirmiş. Bu imaret binasından ve şehrin görülmesi gereken diğer önemli tarihi yerlerinden de kısaca bahsedelim.
Bizans Kalesi ve imarethane
Kavala’yı ve muhteşem Ege Denizi’ni seyretmek için en uygun yerlerden biri olan Bizans Kalesi, tüm ihtişamıyla şehrin tarihi merkezinde yükseliyor. Kaleye araçla ulaşmak da mümkün ama şehrin tarihi mahallelerini dolaşmak isterseniz yürüyerek yaklaşık 20 dakikada çıkabilirsiniz. Kalenin büyük bölümü 15’inci yüzyılın başında inşa edilmiş. 1700’lerde hapishane ve sürgün yeri olarak kullanılmış. Denize doğru uzanan kalenin birçok duvarı bugün hâlâ ayakta.
Bizans Kalesi’nde yer alan ve Mehmed Ali Paşa tarafından yaptırılan İmarethane, zamanında medrese, mektep ve aşevi olarak kullanılıyormuş. Bugünse tütün tüccarı Anna Mısırlıyan tarafından yaptırılan oldukça pahalı bir restorasyonla, ismi değiştirilmeden, 26 odalı, lüks ve şık bir otel olarak hizmet veriyor. Her bir kubbesinin altında farklı ebatlarda ve birbirine benzemeyen odaların yer aldığı bu tarihi bina görülmeye değer. Otelde kalamasanız bile günbatımını izlemek için uğrayabilirsiniz. Dilerseniz otelin müdürü sizi gezdirebilir. Laf aramızda biraz suratsız ama çok iyi bir insan…
Filippi Antik Kenti
Kavala’ya 15 km uzaklıkta, Krinides bölgesinde yer alan Filippi Antik Kenti, UNESCO tarafından koruma altına alındı. Kent, M.Ö. 356’da Büyük İskender’in babası 2. Filip tarafından kurulmuş. Bu önemli antik kentte yer alan amfi tiyatroda her yıl yaz döneminde pek çok müzikal ve tiyatro eseri sahneleniyor. Ayrıca şehrin en önemli festivallerinden olan Filippi Festivali düzenleniyor.
Tütün Müzesi
Önceleri Yunanistan’ın küçük bir balıkçı kasabası olan Kavala, 1700’lü yıllarda dünyanın en büyük tütün ticareti merkezi oldu. Şehre damgasını vuran tütünün ne kadar önemli olduğunu anlamak için Kavala Tütün Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Müzede tütün üretiminde kullanılan birçok materyal bir arada sergileniyor.
Feribotla Thassos Adası
Kavala bugün artık bir tütün şehri değil, tarihi eserleri, doğal güzelliği ve deniziyle önemli bir turizm merkezi. Tam karşısında yer alan Thassos Adası’na kısa bir feribot yolculuğuyla ulaşılıyor ve bu da Kavala’yı turistler için daha cazip bir hale getiriyor.
Kavala’dan İskeçe yoluna girip tabelaları takip ederseniz Keramoti Köyü’ne ulaşırsınız ve yol sizi feribot limanına çıkarır. Oradan saat başı kalkan gemilerle 45 dakikada Thassos Adası’na geçebilirsiniz. Thassos’un tarihi kalıntılarını gezebilir, Limenaria, Potos ve Panagia köylerini ziyaret edebilirsiniz. Siz siz olun adada doya doya balık yiyin. Çünkü burada balık hem çok taze hem çok ucuz. Canınız kuzu tandır çekerse Mikro ve Megalo Kazaviti Köyü’ne uğrayın. Güneşi en güzel nerede batırırım diyorsanız istikamet Maries Köyü.
Thassos’un her köşesinde içinde reçel ve kaşık tatlıları olan binlerce kavanozla karşılaşacaksınız. Ceviz tatlısını denemeden adadan ayrılmayın derim.
Gece hayatı için Potos Köyü’nü öneririm. Ama buralarda Mikonos’un çılgın gecelerini aramayın. Thassos daha çok huzuru bulacağınız sakin bir ada çünkü.
Kavala sokaklarında
Neyse biz yine dönelim Kavala’ya, şehrin sokaklarını birlikte adımlayalım. Kavala’da en çok seveceğiniz yer muhtemelen şehrin limanı olacak. Sabah kahvenizi limandaki kafelerden birinde içebilir, su kemerlerinin gölgesinde bulunan Çinari yani Çınar adlı fırından simit ve zeytinli ekmek alabilirsiniz. Burası tarihi bir fırın ve 1909’dan bu yana aynı yerde hizmet veriyor.
Yokuştan inerken tabelasında Buğaça yazan Bay Sotos’un yerinden, kremalı veya peynirli poğaça (buğaça) alıp sıcak bir kahve ile eşleştirebilirsiniz.
Eski mezbaha şimdi ise balıkçı koyu olan Sfagia Limanı’nı ziyaret edip Savvas veya Meltem’in lokantalarında, Ege’nin denizinden çıkan nimetleri tadabilirsiniz. Kalamar dolması, şarapta midye, deniz kestanesi, mis gibi kızarmış barbunlar… İşte size tatil keyfi. Kavala’nın meşhur şaraplarından tatmayı unutmayın.
Kavala’da nerede, ne yenir?
Kavala denilince ilk akla gelen nedir desem herkes aynı cevabı verecektir: Kavala kurabiyesi. Buram buram tereyağı kokan, çıtır bademle yoğrulmuş nefis kurabiyeler… Evet, tam da kaynağındasınız bu nefis kurabiyelerin ve tabii ki valizinizi doldurabilirsiniz. Eşe dosta da hediye etmek lazım ne de olsa.
Eğer peynir seviyorsanız çok şanslısınız! Limandan uzaklaşmadan Mitropolitu Hrisostomu 32 numarada Tiraksia isimli mekânda Yunanistan’ın her bölgesinden toplanan peynirleri tadabilir, kendinize çilingir sofrası hazırlatabilirsiniz. Sahibi Vasilis’e benden selam söylemeyi unutmayın.
Kavala’ya gelmişken mutlaka yakın köyleri gezin. Hangilerini derseniz, birkaç tavsiyem olacak: Nea İrakliça, Nea Peramos , Amolofi çok sevimli ve tertemiz denizleri olan köyler. Lokantalarda lezzetli yemekler yiyebilir, denizin keyfini doya doya çıkarabilirsiniz.
Peki ya eğlence diyorsanız, Kavala’da gece hayatını limanın etrafındaki barlarda bulabilirsiniz. Gecenin bir vakti canınız işkembe çorbası çekerse Konstantinipolis isimli lokantaya uğrayabilirsiniz. Adresi de çok kolay: Otobüs duraklarının hemen yanı başında.
Çipuradiko adı altında salaş mezeci dükkânları Agios Nikolaos semtinde yer alıyor. Lezzetli etler için Susuro Lokantası’nı deneyebilirsiniz.
Kavala doğal güzellikleri, tarihi ve lezzetleriyle size unutulmaz bir tatil vaat ediyor. Üstelik ulaşmak için saatlerce yollarda olmanıza gerek yok. İstanbul’dan karayoluyla 454 km sürüyor. Yani eğer trafik yoksa evinizden çıktıktan beş saat sonra Kavala’ya ulaşacak, deniz kıyısında ahtapot ve kalamarınızı bir kadeh uzo eşliğinde tadıyor olacaksınız.
Kalamar dolması
Malzemeler:
4 adet kalamar
1 şişe soda
150 gr çimçim karides
200 gr lor peyniri
2 dal dereotu (ince kıyılmış)
2 dal fesleğen (ince kıyılmış)
Tuz, karabiber
Zeytinyağı
1 çorba kaşığı tereyağı
Yapılışı:
Bir kabın içine kalamar hariç tüm malzemeyi koyup iyice harmanlıyoruz. Kalamarları yumuşatmak için önce temizleyip sonra sodanın içine batırıyoruz. Bütün gece sodanın içinde bırakıyoruz. Kalamarları peynir malzemesiyle doldurup ızgara veya zeytinyağı koyduğumuz tavada 10-12 dakika pişiriyoruz. Üzerine tereyağını gezdirip 5 dakika daha pişirmeye bırakıyoruz. Sıcacık servis ediyoruz.
Yazı ve fotoğraflar Maria Ekmekçioğlu