Menemen: Soğanlı mı, soğansız mı?

by Basak Oksak

Menemenin soğanlı mı, yoksa soğansız mı yenilmesi gerektiği son günlerde en büyük tartışma konularından biri haline geldi. Sosyal medyada anketler yapıldı, çıkan sonuçlar tartışmayı daha da alevlendirdi. Soğanlı yiyenlerle soğansız yiyenler safları iyice sıklaştırdı. Sadece sabah kahvaltısında değil, günün herhangi bir saatinde de ana öğün niyetine yenilebilen bu pratik ve lezzetli yemek en önemli mevzularımızdan biri oldu. Biz de sözü bir ‘şikemperver’e, Mehmet Yaşin’e bırakalım dedik…

Yaz aylarını artık geride bıraktık ama yaz lezzetleri henüz damaklarımızdan silinmedi. Yaz yemeği dendiğinde benim aklıma hemen menemen gelir. Çünkü bu aylarda tarla domatesi lezzetin doruğuna tırmanmıştır. Rengi kan kırmızısıdır. İçi etlidir. Yeşil sivri  biber de bu aylarda çıtır çıtır olur.

 

 

 

Bu biten yaz da tıpkı diğer yazlarda olduğu gibi aklıma hep menemen geldi, hem de peşinde büyük bir soru işareti sürükleyerek: Menemen soğanlı mı olur, soğansız mı? Bu soruyu yanıtlamadan önce

bu lezzetli   yemeğin geçmişine bir yolculuk yapalım.

Menemen hakkında rivayetlerden öte pek belge, bilgi bulamadım. Hakkında bildiğim tek gerçek ise menemenin 18. yüzyıl ortalarına doğru sofralarda görüldüğü. Çünkü bu döneme kadar domates, Avrupa kıtasında sebze olarak değil de süs bitkisi olarak yetiştirilmiş. Kırmızı renginin zehir içerdiğinden korkan Avrupalılar, onu yemekten uzun yıllar çekinmişler. Ayrıca menemenin çok lezzetli olduğu ve fakir, zengin tüm sofraların baş tacı olduğu da benim kadar herkesin de malumu.

Kimileri bu lezzetli yemeğin, bir bağcı yemeği olduğunu, Güney Fransa ve İtalya’da doğduğunu  öne sürer. Onlara göre bağ işçileri, çevredeki tarlalardan topladıkları domates ve biberleri, yine köylülerden satın aldıkları yumurtalarla karıştırıp, bu çok lezzetli ve doyurucu yemeği icat etmişler. Doğrusu bu söylem bana inandırıcı geliyor. Menemene bir de bizim tarafımızdan bakacak olursak, daha başka bilgilere de ulaşırız ki bunlar da oldukça inandırıcı bilgiler…

‘Menemen’ mi, ‘melemen mi’?

Öncelikle şunu açıklamam gerekir: Bu yemeğe kimileri ‘menemen’, kimileri de ‘melemen’ der. Türk Dil Kurumu’nun imla kılavuzu doğru yazımın ‘menemen’ olduğunu belirtir. Ben de bu şekilde kullanırım. Melemen kelimesinin ise nereden geldiği konusunda bir bilgi edinemedim.

Araştırmacı Oktay Özengin, bu yemeğin ilk yapıldığı yerin, İzmir’in meşhur Menemen ilçesi olduğunu söyler. Buna kanıt olarak da Türkiye’de ilk domates yetiştirilen yerlerden birinin Menemen ilçesi olmasını gösterir.

Menemen nerede doğdu?

Türkiye’de ilk domates tarımı, 1900’lü yılların başında Adana bölgesinde yapıldı. İzmir’e geliş tarihi kesin olarak bilinmiyor. Ticaret ve Zahire Borsası kayıtlarına bakarsak, 1920’li yıllarda domatesin İzmir ve çevresinde yetiştirilmeye başlandığını söylemek mümkün. Menemen’de ise domates üretiminin İzmir’le aynı tarihlere rastladığını söyleyebilirim. Bu tarihlere bakılırsa, menemenin, bazılarının iddia ettiği gibi Osmanlı yemeği olmasının mümkün olmadığını görürüz.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Menemen ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıydı. Özellikle zorunlu göçe tabi tutulan Rumlardan kalan verimli ve boş araziler, mübadele ile Menemen’e göç etmiş Türklere paylaştırılmıştı. Bunların başında da Girit Türkleri gelmekteydi. Giritli göçmenlerle komşu olan Menemenliler, yavaş yavaş Girit mutfağı ile tanıştılar.

Giritli Türkler, yemeklerinde çoğunlukla ovalardan, dağlardan topladıkları otları kullanmaktaydılar. Bu otlardan bazıları sinavri, radika, arapsaçı, gelincik, ebegümeci, şevketibostan, beyaz diken ve nardal otlarıydı. Giritliler, bu otları suda haşladıktan sonra, üstlerine zeytinyağı dökerek yerlerdi. Ya da haşlanmış otların üstüne yumurta kırarlardı. Zaman içinde Menemenliler de ot toplayıp, aynı yemekleri yapmaya başladılar.

Yumurtalı domatesten menemene

Ot yemeklerini Menemenlilere öğreten Giritli Türkler, onlardan etli domates yemeğini öğrendiler. Bu yemek, bolca domates, biraz patates ve etle yapılan bir güveçti aslında. Giritli Türkler, bu yemeğin malzemelerini değiştirerek, etin yerine yumurta, patatesin yerine de soğan koyarak yumurtalı domatesi yarattılar.

Zamanla bu yemek ilçenin en sevilen yemeği oldu. Ünü giderek önce çevre illere, sonra da tüm Türkiye’ye yayıldı. Yumurtalı domates artık, menemen yemeği olarak anılmaya başlandı. Hem ucuz hem kolay hem de çok lezzetli olan yemek kendine her sofrada yer buldu.

Araştırmacı Oktay Özengin, Menemenli, 94 yaşındaki Kibariye Yiğitmen’in’in, bu tarihin en yakın şahidi olduğunu öne sürüyor. Kibariye Hanım,  çocukluğunun geçtiği 1930’lu yıllarda evlerine gelen Manisalı akrabalarına menemen yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatır.

Bir diğer tanık da ‘dededen lokantacı’ olan Mustafa Saygılı’dır. 1930’lu yıllardan başlayarak lokantalarında menemen satmaya başladıklarını ve bu yemeği yemek için İzmir’den özel müşteriler bile geldiğini söyler.

Menemen’in ulaşabildiğim tarihçesi böyle. Yani bu yemek, Girit-Menemen mutfaklarının işbirliğinin bir eseri…

Menemeni, artık adını taşıyan ilçede bulup yemek zor. Lezzetli menemen yemek istiyorsanız, Samsun-Ankara karayolu üstündeki Çakallı Mevkii’ne gitmenizi öneririm. Burada sıra sıra dizilmiş küçük lokantaların mönüsündeki tek yemek menemen. Hem de çok lezzetli.

Mehmet Yaşin’in menemeni

Menemenin ana malzemeleri domates, yeşil sivri biber (acısını tercih ederim) ve yumurta. Ama başta ben olmak üzere bu malzemelere eklemeler yapıp menemeni yorumlayanlar da var. Eklenen malzemelerin başında soğan geliyor. Kimileri de beyaz peynir eklemekten hoşlanıyor.

Benim tarifim ise şöyle: İnce ince doğradığım yeşil biberleri, zeytinyağında iyice öldürürüm. Biberler yumuşayınca, küp küp doğradığım domatesleri ekleyip ateşin altını kısarım. Domatesler iyice pişince, kişi başına iki yumurta hesabıyla yumurtaları kırarım. Tavanın kapağını kapatıp bir süre daha pişiririm. Burada yumurta sarılarının tam olarak pişmemesine dikkat ederim. Çünkü onları tabağımda, ekmeğin ucuyla patlatıp domatesle karıştırmayı çok severim.

Bunlar da hoşunuza gidebilir

Leave a Comment

Secured By miniOrange