Bir tarafınızda masmavi deniz, diğer tarafınızda yemyeşil Beykoz Korusu. Masanızda ise taptaze, harika pişmiş, lezzetli balıklar… Muradoğlu Balıkçılık’ta taze olmayan balık yeme ihtimaliniz yok!
Osmanlı tarihinin en önemli seyyahlarından Evliya Çelebi, Beykoz’u şu satırlarla anlatır: “(…) Lebi deryadan bağlar kenarından gitmek üzere Servi Burnu’nun üç bin adım güney tarafında, bir liman-ı âzimin kenarındadır. Sekiz yüz haneli, bağ ve bahçeli, mamur bir kasabadır. Camii, mescidi, hamamı, sibyan mektebi, küçük sokakları, ağaçlarla müzeyyen çarşı ve pazarı vardır. Çarşı ve pazarı çok bakımlıdır. Halkı bahçıvan, oduncu ve balıkçıdır. Ab-ı havası nefistir. İskelesinde bir kılıç balığı dalyanı vardır. Beş altı gemi direğini birbirine bağlayıp denize dikmişlerdir. Karadeniz tarafından kılıçbalıkları geldiğinde direğin tepesindeki âdemler ellerindeki taşları kılıçbalıklarının arkasına doğru atınca balıklar emin yerdir diye liman ağzına doğru girer. Burada ağlara takıldıklarında balıkçılar kayıklarla kılıçbalıklarına yanaşıp kargı ve tokmaklarla bunları avlarlar. Buradan içeride Akbaba, Sultan, Ali Bahadır, Dereseki, Alemdağ, Koyun Korusu, Yuşa Nebi mesireleri vardır.”
Balık ekmeği ile meşhur
Beykoz, İstanbul’un en mütevazı ilçelerinden biri. Yeşil ve mavinin tam ortasında yer alan bir semt. Mavi deyince elbette ilk akla deniz geliyor, deniz deyince de balıklar… Beykoz’un kalkan balığının meşhur olduğu hep söylenir. Öyle ki Beykoz Belediyesi’nin logosu da son bir yıla kadar kalkan balığıydı.
Ne de olsa balığı, balıkçıları ve balıkçı tekneleriyle meşhur bir semt burası. Bu şirin Boğaz semtinin sahilinde 1995’te faaliyete başlamış bir balıkçıya götürüyoruz şimdi sizi. Beykoz’un önemli simgelerinden bir mekân burası. Muradoğlu Balıkçılık, 1995 yılından bugüne özellikle balık ekmeğiyle meşhur olmuş. Burada balık ekmeğin dışında birçok balık çeşidi var. Her şeyden önemlisi de taze olmayan balığı kesinlikle o günkü menüye eklemiyorlar. Yani burada bayat balık yeme ihtimaliniz yok.
Çatal, bıçak yasak!
İsterseniz balığınızı teknenin içerisinde, nostaljik bir ortamda da yiyebiliyorsunuz, sahile sıralanmış mavi masa ve taburelerde de. Buranın en önemli özelliği çatal ve bıçağın yasak olması. Kendiniz de getirseniz kabul etmiyorlar.
Muradoğlu Balıkçılık’ın güzellikleri bunlarla da bitmiyor. Salaş tanımlamasının tam hakkını veren bir mekân burası. Masa örtünüz gazete kâğıtlarından. Sizi geçmişe, çok eskilere götürüyor… Bir tarafınızda masmavi deniz, diğer tarafınızda Beykoz Korusu’nun yeşilliği, masanızda ise taptaze, harika pişmiş, lezzetli balıklar…
Siz iyisi mi ne yapın edin, mutlaka buraya yolunuzu düşürün!