Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Uluslararası Meze Festivali, gastronomi alanında Türkiye’de düzenlenen en önemli festivallerden biri. 18 Ekim’de Antalya Akra Otel’de yapılan festival, ülkemizden ve dünyadan 16 seçkin mekânı bir araya getirdi, sunduğu 32 çeşit mezeyle gastronomi tutkunlarına unutulmaz anlar yaşattı.
Yüzyıllardır başta Akdeniz ve Ortadoğu olmak üzere dünyanın dört bir yanında küçük tabaklar etrafında insanları buluşturarak, onlara hem lezzeti hem de dostluğu paylaştıran mezeler, mutfak kültürümüzün vazgeçilmez birer parçası.
Antalya Akra Otel’in bahçesinde gerçekleşen 3. Uluslararası Meze Festivali bu yıl da tüm katılımcılara lezzetli anlar yaşattı. Ülkemizden ve dünyadan 16 seçkin mekâna ait birbirinden özel mezeleri gastronomi meraklılarıyla buluşturdu. Gurmelerin ve lezzet tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği festival, yerli ve yabancı katılımcılara 32 çeşit mezeyi tatma fırsatı sundu.
Avokadolu karidesten marine levreğe, erik dolmasından kaz ciğerli balkabağı çorbasına, farklı soslara ve otlara bulanmış deniz ürünlerinden etlere kadar onlarca çeşit meze arasından seçim yapmak, katılımcılar için gerçekten zordu.
Festivale Türkiye’yi temsilen 7 Mehmet, Akdeniz Üniversitesi Gastronomi Bölümü öğrencileri, Do&Co, Firuze, Hatay Sultan Sofrası, Kiss The Frog, Lokanta Kru, OD Urla, Parkfora, Trilye ve Vonalı Celal Restaurant katıldı. Yurtdışından festivale katılım gösteren lezzet durakları arasında ise Alexandra’s Restaurant, Alexis Restaurant, Farma Restaurant, Niazi’s ve SLC yer aldı.
Akdeniz Üniversitesi Gastronomi Bölümü öğrencileri için de festival alanında bir stand sağlandı. Geleceğin şefleri olan genç yetenekler, iki gün boyunca birbirinden önemli şeflerle bir araya gelme ve sektörü yakından tanıma imkânı buldu.
Festivalin gerçekleştiği Akra Otel’de, danışman şef Tolga Atalay ve yemek yazarı, eğitmen Mehmet Yalçın, meze kültürünü konu alan keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Dünü ve bugünüyle, geleceğe mirasımız mezeler konuşuldu.
Katılımcıların gözünden Meze Festivali ve meze kültürü
Nedim Atilla
Yazar, Türkiye Mutfak Dostları Derneği Başkan Yrd.
“Türkiye’deki meze zenginliği başka yerde yok”
“Meze Türkiye mutfağının tartışmasız en zengin ürünlerinden biri. Sadece Türkiye’de değil; İran’da da, Yunanistan’da da var, hatta tüm Akdeniz’de meze kültürü hakim ve hemen hemen aynı adlarla anılıyor. Ama Türkiye’deki meze çeşitliliği başka yerde yok. Bundan yıllar önce Kuşadası’nda bir rekor denemesi olmuştu ve Türkiye mutfağından bin değişik meze çeşidi yapmıştı aşçılar. Bu, başka yerde rastlanamayacak bir birikim. Tabii bunda ülkemizin hem coğrafi koşullarının hem biyolojik zenginliğinin etkisi var. Bizde ne ararsan var ve her şeyin de mezesi yapılabiliyor.”
Umut Karakuş
ExecutIve Chef
“Gastronomi meraklıları bu festivali kaçırmamalı”
“Meze festivali fikrini üç yıl önce ilk duyduğumda aklıma efsane şeyler getirmişti, çok heyecanlanmıştım. Bu yıl da çok iyi restoranlar ve şefler vardı. İki önemli konu var; biri meze, diğeri yemek dergiciliği. Türkiye’de ısrarla gastronomiyi anlatmayı, yazı sanatına inanmayı çok önemsiyorum. Bence gastronomiye meraklı herkesin kaçırmaması gereken bir etkinlik bu. Türkiye’nin en önemli kültür değerlerinden mezeyi anlatan çok değerli bir festival olduğunu düşünüyorum.”
Süreyya Üzmez
Trilye Restoran sahibi, yemek yazarı
“Yeni değil yepyeni mezeler var”
“Başta bu tarz festivalleri düzenleyenler olmak üzere, Türk mutfağının bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekiyor. Gördüğüm kadarıyla festivalde çok değişik, yeni değil yepyeni mezeler var. Bu yeni tatlara alışabilir mi Türk halkı bilmiyorum ama bence alışmak zorunda; çünkü hepsi birbirinden lezzetli. Bu tarz etkinliklerin mutfağımıza büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.”
Atilla Dorsay
Gazeteci, yazar, sinema eleştirmeni
“Mezeyi bilmeyen mutfağı da tanıyamaz”
“Yemeği severim, mezeleri daha çok severim. Mezelerin mutfak kültürümüzde çok önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Bizi ana yemeğe hazırlarlar, hatta bazen o kadar lezzetli olurlar ki ana yemeğe yer bırakmazlar. Mezelerin bir kısmı Osmanlı’dan gelir, Yunan kökenlidir, Balkan kökenlidir, Doğu kökenlidir, bir kısmı da İstanbul’dan, Anadolu’dan çıkmıştır. Bilmeye, tatmaya, denemeye değerdir. Mezeyi bilmeyen gerçek anlamda mutfağı da tanıyamaz.”
Mehmet Yalçın
Şarap, içki ve yemek yazarı, eğitmen ve danışman
“Mezeler taze malzemeden, küçük porsiyonlarda hazırlanmalı”
“Meze aslında Farsçada tat anlamına gelen bir sözcük. Biz de mezeyi bir akşam sofrasında küçük küçük tabaklarda masaya gelen tabaklar, iştah açıcı lezzetler olarak değerlendiriyoruz. Mezelerimiz çok zengin, son yıllarda yeni nesil aşçılarımızın farklı yorumlarıyla da bu çeşitlilik arttı. Ama tabii şu var ki, mezelerde çok ekşi, çok tuzlu, çok acı lezzetlere kaydığınızda akşamın tadı, keyfi azalıyor. Mezenin otantik lezzeti kayboluyor. Mezeyi mümkün olduğu kadar taze malzemeden ve ertesi güne kalmayacak şekilde küçük porsiyonlarda hazırlamak gerekiyor. Ana yemeklere yer bırakacak şekilde, eskilerin deyimiyle çatal ucuyla mezeyi almak gerekiyor. Umarım bu kültürümüzü geliştirir ve yaşatırız.”
Faruk Şüyun
Gazeteci, yazar
“Meze insanları bir araya getiriyor”
“Ben mezenin önemine çok inanıyorum; çünkü özellikle Ege ve Akdeniz ülkelerinde var olan bir kültür bu. İnsanlar meze sayesinde bir araya geliyor, sohbetler ediyor ve çok özel tatları deneme imkânı buluyor. Bu nedenle de meze festivali beni çok heyecanlandıran bir etkinlik. Ayrıca uluslararası bir etkinlik olması, bize çok farklı lezzetleri tatma imkânı da sağladı.”