Normal sağlıklı bir bireyin vücut ağırlığının yüzde 50–70’inin sudan oluştuğunu belirten Beykoz Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Y. Birol Saygı, vücut suyunun yüzde 10’u kaybedildiğinde yaşamın tehlikeye gireceği konusunda uyarıyor.
Bir insanın susuzluk hissiyle su ihtiyacını ayarlayabileceği düşüncesi, çocukluk çağı için doğru olsa da ileri yaşlarda geçerli değil. Susuzluk hisleri önemli ölçüde köreldiği için özellikle yaşlıların farkına varmadan susuz kalma tehlikeleri büyük. Yemek yemeden uzun süre yaşanabilir ancak su içmeden birkaç günden fazla yaşamak mümkün değil. Vücuttaki su oranının yüzde 10’u kaybedildiğinde insan yaşamı tehlikeye girer, yüzde 20’si kaybedildiğinde ise ölüm kaçınılmaz olur.
Genelde pek çoğumuz yeteri kadar su içmiyoruz. Bu nedenle vücudumuz tam anlamıyla görevlerini yerine getiremiyor ve çeşitli kronik hastalıklar ortaya çıkıyor. “İnsan ne kadar susuyorsa o kadar su içmeli” önermesi ilk bakışta çok mantıklı geliyor olabilir ancak durum hiç de göründüğü gibi değil. Sadece hayatı sürdürebilecek kadar su içmek sağlıklı bir yaşam için yeterli olmuyor.
Eğer yeteri kadar su içilmiyorsa ya da su yerine şekerli sıcak içecekler (kahve, çay), gazlı meşrubatlar, enerji içecekleri gibi su kaybettiren osmotik yükü fazla sıvılar içiliyorsa kronik susuzluğa maruz kalınıyor. Bu tip içecekler dudak kuruluğunu geçirdiği için susuzluk hissedilmiyor. Ayrıca günümüzde aşırı meşguliyet insana susuzluğunu unutturabiliyor.
Normal sağlıklı bir yetişkinin toplam su miktarı, o kişinin vücut ağırlığının yüzde 50-70’ini oluşturuyor. Yeni doğanda bu oran yüzde 80 düzeyinde iken 1 yaşında yüzde 65 düzeyine iniyor. Yetişkin erkeklerde yüzde 60 ve yetişkin kadınlarda yüzde 50 iken yaşlı erkeklerde yüzde 50 – 55 ve yaşlı kadınlarda yüzde 45 – 50 düzeyinde oluyor. Obezite durumunda bu oranın yüzde 10 – 20 aşağısı görülüyor.
Kökeni ne olursa olsun vücut sıvılarının hacminin değişmesi, içerdiği elektrolitlerin ve yoğunluğunun azalması veya çoğalması, asit-baz dengesinin bozulması gibi durumlar metabolizma için çoğu kez ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bireylerin kişisel özelliklerine göre günlük su kaybı 2-2,5 litre civarında. Vücuttan su kaybı idrar, gaita, terleme ve solunum yolu ile oluyor. Günlük kaybedilen bu suyun mutlaka yerine konması gerekiyor. Vücutta su olmazsa metabolizmada hiçbir reaksiyon gerçekleşmez, yaşam biter. Yerine koymadığımız su miktarı metabolizmayı zorlar.
Prof. Dr. Y. Birol Saygı
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi