Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” adlı eserinde 7 Eylül 1938 günü, Dolmabahçe Sarayı’nda Prof. Dr. Fiessinger ile Atatürk arasında geçen diyalogda, doktor Atatürk’ü kahve içmemesi için şöyle uyarıyor:
Doktor: “Görüyorum ki, önerilerimi pek dikkate almıyorsunuz. Oysa sıhhatiniz her şeyden önemli. Sigarayı azaltmış olmanız memnuniyet verici, ancak yanında lütfen kahve içmeyin. Şu anda sizin için bir fincan kahve bir kadeh alkolden daha tehlikeli. Lütfen kahve içme alışkanlığından vazgeçelim.”
Atatürk: “Tamam Doktor, siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım. Ama son kahvemi birlikte içmeyi teklif ediyorum size.”
Ve doktor “Emriniz olur.” der. Ardından kahveler gelir, biri şekerli diğeri şekersizdir. Birlikte oturup kahvelerini içerler. Bu kahve Ata’mızın içtiği son kahve olmuştur. Daha sonra odaya giren Sabiha Gökçen’i atatürk yanına çağırır ve masanın üzerindeki kahve fincanını göstererek şöyle der:
“İşte o benim içtiğim son kahve… Profesör Fiessinger kahve içmemi kati surette yasakladı.”
Sabiha Gökçen, Atatürk’e ait olan o kahve fincanını alarak odadan çıkmıştır ve bu fincanı 65 yıl boyunca telvesiyle beraber saklamıştır. Ata’mızın içtiği son kahveyi…
Bugün Atatürk’ten bize armağan Cumhuriyetimizin 98. yıldönümü. Bugün kahvemizi Ata’mız ve Cumhuriyetimiz için içiyoruz.