Dünyanın en sıra dışı 5 kahvesini tanımaya hazır mısınız? Bu kahveler 5 farklı hayvanın ağız ve mide sıvıları ile etkileşime girerek kimyasal değişimlere uğruyor. Bu tip kahvelerde asitliğin ve acılığın azaldığı, meyve aromalarında artışların olduğu, içtikten sonra kadife bir yapıya büründüğü belirtiliyor. Haydi o zaman sırayla bu kahveleri inceleyelim!
Yarasa tükürük kahvesi
Kosta Rika ve Madagaskar’da üretilen bu kahve dünyanın en pahalı kahveleri arasında yer alıyor. Yarasalar ağaç üzerinde kahve meyvelerinin etli kısmını tüketiyor, keskin dişleri ile çekirdek zarını yırtıp ağız salgılarını kahve çekirdeğine bulaştırıyorlar. Bu salgılar çekirdek yapısında kimyasal değişime neden oluyor. Çiftlik çalışanları bu kahve çekirdeklerini toplayarak dezenfekte ediyor.
Yarasa tükürük kahvesinin, çiğ çekirdek veya kavrulmuş kahve olarak satışı yapılıyor. Çiçek ve meyve aromalı, az asitli bir kahve olduğu belirtiliyor. Az miktarda üretimi yapılan bu kahvenin bir kilosunun yaklaşık maliyeti 6 bin TL.
Maymun tükürük kahvesi
Tayvan ve Hindistan’da bazı kahve bahçelerinde çok fazla maymun yaşar. Maymunlar olgunlaşmış kahve meyvesini çok severler. Kahve meyvesinin etli kısmını tüketir ve çekirdeklerini iyice çiğnedikten sonra tükürürler. Maymunlar dişleriyle çekirdek zarını yırtıyor, ağız sularında bulunan maddeler çekirdeğin kimyasal değişime uğramasını sağlıyor. Çiftlik çalışanları tarafından toplanan çekirdekler dezenfekte edilip çiğ kahve çekirdeği ya da kavrulmuş kahve olarak satılıyor.
Maymun tükürük kahvesinin vanilya, narenciye, çikolata aromaları ile asitliği az, rahat içimli olduğundan bahsediliyor. Çok az miktarda üretimi yapılan bu kahvelerin yaklaşık kilo fiyatı 5 bin TL.
Kopi luwak kahvesi
Endonezya’da yaşayan bir kedi olan misk kedisi, etobur olmasına rağmen kahve meyvesini çok seviyor. Kediler tarafından tüketilen olgunlaşmış kahve meyveleri kedinin midesinde asit ile fermente olmaya başlıyor. Kahve meyvesinin etli kısmını sindiren mide, çekirdek kısmını dışkıyla beraber vücudundan atıyor. Mide sıvıları ve bağırsakta fermente olan çekirdek, kimyasal değişimlere uğruyor. Çiftlik çalışanları dışkıları topluyor ve kahve çekirdeklerini ayıklayarak dezenfekte ediyor.
Çiğ çekirdek veya kavrulmuş formlarda satılan bu kahve, dünyanın en pahalı kahveleri arasında yer alıyor. Kedileri bir ticari köle haline getirmiş olan bu çiftlik sahipleri, etobur olan bu kedileri sadece kahve meyvesi ile besliyorlar. Kafeslerde sağlıksız şartlarda yaşayan bu kediler kısa zamanda hastalanıyor. Hayvanseverler tarafından tepkilere rağmen, hayvanları doğal hayattan kopartan ticari uygulamalar ne yazık ki devam ediyor.
Kopi luwak kahvesinin fındık, kızarmış ekmek ve bitter çikolata aromaları ile düşük asitli rahat içimli olduğundan bahsediliyor. Üretimi çok az olan bu kahvenin yaklaşık kg fiyatı ise 4 bin TL.
Black Ivory kahvesi
Tayland’ın dünyanın en pahalıları arasında yer alan bu kahvesi, fil dışkısından elde ediliyor. Evet, yanlış okumadınız, fil dışkısı! Filler kahve meyvesini sevmedikleri için tüketmiyor, en sevdikleri gıdalar olan pirinç ve muzların arasına kahve meyveleri katılarak tüketmeleri sağlanıyor. Fil midesinde, kahve meyvesinin etli kısmı eriyor, çekirdek kısmı ise erimiyor. Mide sıvıları ile fermantasyona uğrayan çekirdekte kimyasal değişiklikler oluşuyor. Fil dışkısı ile dışarı atılan kahve çekirdekleri, çiftlik çalışanları tarafından iyice temizleniyor ve dezenfekte ediliyor.
Black ivory, düşük asitli, çikolata, karamel ve puro aromalarının hâkim olduğu bir kahve. Üretimi çok az olan bu kahvenin yaklaşık kilo fiyatı 6 bin TL.
Wild jacu kahvesi
Jacu, Brezilya’da yaşayan, olgunlaşmış kahve meyvesi ile beslenen irice bir kuş türü. Jacu meyveyi yutar, etli kısım midesinde erir, çekirdek kısmı ise erimez. Mide sıvıları ile fermantasyona uğrayan çekirdek kimyasal değişimlere uğrar. Dışkı ile atılan çekirdek, çalışanlar tarafından dezenfekte edilir.
Pekmez, sütlü çikolata, anason aromaları ile asitliği az, hafif içimli olan wild jacu kahvesinin tıpkı diğerleri gibi üretimi az olduğu için fiyatı pahalı. Kilosu yaklaşık 5 bin TL’den satılıyor.
Yazı: Özgür Kızıl