Alerji deyip geçmeyin, sadece basit bir hapşırık ve kaşıntıdan ibaret bir durum değil söz konusu olan. Ani ve şiddetli bir alerjik reaksiyon hayati riskler taşıyabiliyor. Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan ülkemizde besin alerjisi görülme sıklığının çocuklarda yüzde 6, yetişkinlerde ise yaklaşık yüzde 2-3 civarında olduğunu söylüyor.
Her yıl mayıs ayında Alerji ile Yaşam Derneği’nin katkılarıyla düzenlenen Besin Alerjisi Farkındalık Haftası’nda, bu yıl alerjisi olanları güzel bir sürpriz bekliyordu. ‘Alerjik Çocuklarımıza Sağlıklı Yemekler Yapalım’ çağrısıyla gerçekleştirilen yemek yarışmasında, anneler çocuklarının yiyemedikleri yemekleri alerjilerine uygun şekilde farklı malzemelerle baştan yarattı ve bu tarifler bir kitapta toplandı. ‘Alerji Dostu Tarifler’ kitabında sütsüz, yumurtasız, glutensiz yüzlerce sağlıklı reçete yer alıyor.
Biz de hazır konu gündemdeyken, Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan’la besin alerjilerini, alerjisi olanların günlük hayatta karşılaştıkları zorlukları ve neler yapılması gerektiğini konuştuk.
En sık rastlanılan gıda alerjileri hangileri?
İstatistiklere göre, dünyada en alerjik olarak bilinen ilk sekiz gıda; süt, yumurta, buğday, soya, balık, deniz mahsulleri, ağaç kabukluları (badem, ceviz, fındık, Brezilya cevizi, kestane, antepfıstığı, çam fıstığı, cashew, Pikan cevizi) ve yer fıstığı. Besin alerjilerinin büyük bir oranına bu besinler yol açıyor olsa da alerjiye neden olabilen 170’ten fazla besin söz konusu. Bebeklik döneminde en sık görülen ise inek sütü alerjisi. Arkasından yumurta ve buğday alerjisi geliyor. Balık, deniz mahsulleri ve kuruyemiş alerjileri ileriki yaşlarda da ortaya çıkabiliyor.
Alerjiye sadece çocuklarda değil, yetişkinlerde de rastlanıyor. Ömür boyu sürüyor mu?
Besin alerjisi çocuklarda daha sık görülüyor, belirtiler genellikle ilk bir yaşta ortaya çıkıyor. İstatistiklere göre, çocukların yüzde 80’inde üç-dört yaşında, yüzde 85’inde beş yaş civarında iyileşme görülüyor; ancak bazı çocuklarda ileri yaşlara kadar devam edebiliyor. Özellikle yer fıstığı, ağaç kabukluları, balık ve deniz mahsulleri alerjileri uzun süre hatta ömür boyu devam edebiliyor. Birden fazla besine alerjisi olanlarda da tolerans daha zor gelişebiliyor. Alerji yürüyüşü adı verilen durumda, kişi çocukluk dönemini atlatmasına karşın ilerleyen yıllarda alerjik rinit, alerjik astım belirtilerinde artış gözlenebiliyor.
Türkiye’de besin alerjisi olan çocuk ve yetişkin sayısı nedir? Bu sayı gittikçe artıyor mu, artıyorsa bunu hangi etkenlere bağlıyorsunuz?
Ülkemizde besin alerjisi görülme sıklığı çocuklarda yüzde 6, yetişkinlerde ise yaklaşık yüzde 2-3 civarında. Tüm alerjik hastalıklar genetik ve çevresel faktörlere bağlı. Yani ailesinde herhangi bir cins alerji olan çocuklarda besin alerjisi görülme riski artıyor. Besin alerjisinin özellikle son 20 yıllık zaman diliminde artmasının en büyük nedeninin sanayileşme, doğadan uzak ve steril bir hayat sürdürmek olduğu düşünülüyor. Ayrıca doğum şekli ve beslenmenin de etkileyen faktörler arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu alanda pek çok klinik çalışma yürütülüyor.
Besin alerjisine sahip bir çocuğun ve yetişkinin günlük hayatta karşılaştığı en büyük zorluklar neler?
Şüphesiz en büyük zorluk, sosyal alanlarda beslenme engeli olarak karşımıza çıkıyor. Besin alerjisi olan kişilere uygun menüler okul, kafe, restoran ve tatil mekânlarında henüz mevcut değil. Bu da ister istemez besin alerjisi olan kişinin kendi yemeğini sürekli yanında taşıması zorunluluğunu doğuruyor. Bir besini tüketmek dışında temas etmekle de şiddetli alerjik reaksiyon geçiren kişiler içinse bulaşma ciddi tehlike oluşturabiliyor. Örneğin, çocuk parklarında oyuncaklara bulaşmış yiyecek artıkları bu besinlere alerjisi olan çocuklar için ciddi bir risk oluşturuyor.
Siz Alerji ile Yaşam Derneği olarak ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
Türkiye’nin ilk ve tek alerji hastaları derneği olarak amacımız, başta çocuklar olmak üzere her türlü alerji ve alerji kökenli hastalık sahibi kişilere psiko-sosyal destek sağlamak, toplumu bu hastalıklar konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek. Bu amaçla, uzman hekimlerimizin ve gönüllü psikolojik danışmanlarımız desteği ile ücretsiz seminerler, online webinar ve sosyal medya üzerinden canlı yayınlar düzenleyerek Türkiye’nin her köşesindeki ailelere bilgi ulaştırıyoruz. Ayrıca her yıl Dünya Alerji Haftası, Dünya Astım Günü ve Besin Alerjisi Farkındalık Haftası kapsamında çeşitli projelerle kamuoyu oluşturmaya ve toplum bilincini artırmaya yönelik faaliyetlerde bulunuyoruz.
‘Alerji Dostu Tarifler’ adlı bir de kitap çıkardınız. Neler var kitapta, biraz anlatır mısınız?
Besin Alerjisi Farkındalık Haftası kapsamında bir yemek yarışması düzenleyerek sütsüz, yumurtasız, glutensiz; genel alerjen ve rafine şeker içermeyen ama doğal, katkısız ve lezzetli tariflerin de türetilebileceğini herkese göstermek istedik. ‘Alerjik Çocuklarımıza Sağlıklı Yemekler Yapalım’ çağrısıyla gerçekleştirdiğimiz bu yarışmada, anneler çocuklarının yiyemedikleri yemekleri alerjilerine uygun şekilde farklı malzemelerle baştan yarattı. Yarışma süresince elimizde biriken tarifleri derleyerek bir kitap haline getirmeye karar verdik. Kitabın derlenmesinde alerjik çocuk annelerimiz Elif Tüter ve Selen Vasfıoğlu yer alırken, bilimsel kurulunda Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Nermin Güler, Çocuk Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu ve Gıda Mühendisi Tuğba Bayburtluoğlu yer aldı.
Yüzlerce tarif üzerinden yaptığımız değerlendirmeler, yoğun bir tasarım ve kontrol aşamasından sonra ‘Alerji Dostu Tarifler’ kitabımızı alerjik çocuk ailelerine ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Anneler arasındaki örnek dayanışmanın eseri olan bu kitap, imkânsız gibi görünen birçok tarifin mümkün olabileceğini, medikal diyete rağmen çocuklarımızın da sağlıklı ve dengeli beslenebileceğini gösteriyor.
Çocuklarında besin alerjisi olanlara neler önerirsiniz?
Besin alerjisi tanısı aldıktan sonra ister istemez ailelerin kafasındaki en büyük soru işareti, büyüme çağında çocukların en çok ihtiyaç duyduğu proteinlerden arındırılmış bir diyetin ileriye yönelik etkileri olup olmayacağı. Ancak unutulmamalı ki düzenli doktor kontrolleri ve dengeli bir beslenme ile medikal diyet uygulayan çocuklar da yaşıtları gibi fiziksel ve zihinsel olarak düzgün gelişim gösterebilir. Burada ailenin sabırlı ve tutarlı yaklaşımı hem çocuğun tedavisini olumlu yönde etkileyecek hem de çocuğun psikolojik olarak sorunlar yaşamasına engel olacaktır. Aileler çocuklarına hastalığını ve uygulamak zorunda olduğu diyeti doğru anlatmak konusunda hem derneğimizden hem de psikologlardan destek alabilirler.
Bu konuda yurtdışındaki duyarlılık ile Türkiye’deki durum arasında ne gibi farklar var. Dışarıda yemek yemenin zorlukları neler alerjisi olanlar için? Ve onların hayatını kolaylaştırmak adına neler yapılabilir?
Gelişmiş ülkelerde alerjenlerden arındırılmış besinler (dairy free, gluten free gibi) büyüyen bir pazar haline geliyor. Ayrıca besin alerjisi olanlar için restoran menülerinde alerjen içermeyen seçenekler mevcut ve bu konuda bilinç her geçen gün artıyor. Ülkemizde ise sadece hazır paketli gıdalara uygulanan alerjen uyarısı zorunluluğu restoran menülerine yeni ekleniyor. Oysa besin alerjisi olan kişiyi menüdeki alerjenler hakkında uyarmak kadar o kişiyi aç bırakmayacak şekilde birkaç alternatif sunmak da çok önemli. Maalesef toplumumuzda alerji basit bir hapşırık ya da kaşıntıdan ibaretmiş gibi algılanıyor. Oysa anafilaksi adı verilen ani ve şiddetli alerjik reaksiyonun hayati tehlike taşıdığı biliniyor. Bu nedenle dernek olarak alerji hakkındaki yanlış algıyı düzeltmek ve gerekli tedbirlerin alınarak besin alerjisi olan kişilerin can güvenliğini sağlamak birinci önceliğimiz.
Kuruyemişsiz granola
*Kuruyemiş alerjisi olanlara
(Tarif: Alerji ile Yaşam Platformu)
Malzemeler:
5,5 fincan yulaf
2 fincan hindistancevizi parçaları
1,5 fincan buğday rüşeymi
1 fincan su
1 fincan soğuk sıkım sızma zeytinyağı
1 çay kaşığı şekersiz saf vanilya tozu
Yapılışı:
Fırını önceden 180°C’ye ısıtın. Büyük bir kâsede yulaf, hindistancevizi ve buğday rüşeymini karıştırın. Su, zeytinyağı ve vanilyayı da ekleyin. Karışımı blender’dan geçirerek iyice karışmasını sağlayın. Daha sonra fırın tepsisine ince bir katman halinde yayın. Üzeri kızarana kadar 15-18 dakika pişirin. Piştikten sonra başka bir kaba alın ve soğutun. Granolayı serin bir yerde muhafaza edin. Öneri: Yerken bal veya soğuk sıkım pekmezle tatlandırabilirsiniz. Karışıma yarım fincan kuru üzüm veya alerjiniz olmayan kuruyemişlerden de ekleyebilirsiniz. Rüşeym eklemeden ve glutensiz yulaf kullanarak glutensiz granola yapabilirsiniz.
Sütsüz, Yumurtasız, Glutensiz Sebzeli Pankek
*Süt, yumurta ve gluten alerjisi olanlara
(Tarif: Tuğba Yalım)
Malzemeler:
4 yemek kaşığı ata tohumu ve/veya
organik mısır unu ya da nohut unu
1 yemek kaşığı organik pirinç unu
1 yemek kaşığı ata tohumu ve/veya
organik mısır irmiği
1 çay kaşığı karbonat
2 yemek kaşığı soğuk sıkım sızma zeytinyağı
1 tutam pazı (Diyetinize uygun haşlanmış sebze veya bakliyat püresi de kullanabilirsiniz.)
Göz kararı su ya da haşlanmış sebzelerin suyu
Dilerseniz (1 yaşından sonra ve mümkün olduğunca az) tuz ekleyebilirsiniz.
Yapılışı:
Pazı veya seçtiğiniz diğer sebzeleri haşlayıp çatalla ezin. Ezdiğiniz sebzelere tüm kuru malzemeleri ekleyerek karıştırın. Suyu ve zeytinyağını ilave edin. Çiğ köfte kıvamına gelene kadar elinizle yoğurun. Yapışmayan tavaya biraz zeytinyağı ekleyerek en kısık ateşte, arkalı önlü pişirin. Yenebilecek sıcaklığa geldikten sonra üzerine zeytin ezmesi de sürebilirsiniz. Öneri: Pankek tarifini sebze yerine muz veya elma gibi meyvelerle hazırlayıp tatlı olarak da pişirebilirsiniz.
Kahvaltılık Sürülebilir Çikolata
*Çikolata alerjisi olanlara
(Tarif: Tuğçe Balkanoğlu)
Malzemeler:
1 çay bardağı siyah günkurusu üzüm
7 adet kuru erik
5 adet hurma
1 yemek kaşığı keçiboynuzu unu
2 su bardağı içme suyu
Yapılışı:
Hurmanın çekirdeklerini çıkardıktan sonra, keçiboynuzu unu haricindeki bütün malzemeleri tencereye koyup üzerine su ilave ederek pişmeye bırakın. Fazla suyunu çektikten sonra (çok az su kalabilir) keçiboynuzu ununu da ilave ederek robottan geçirin. Temiz bir cam kavanoza koyup buzdolabında muhafaza edin.
Özlem Ceylan – Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı