Çayseverler ile kahve tutkunlarını birleştiren mekân

by efe

İyi demlenmiş bir bardak çay ya da kaliteli ve lezzetli bir fincan kahve. İkisi de damak zevkinize uygun. Bazen çok sevdiğiniz iki şey arasında bir tercih yapmak istemezsiniz. “İkisi bir arada olsa keşke” diyorsanız, Tea or Coffee’de var…

Cihangir’in tam orta yerinde, beş sokağın birleştiği bir köşede, tarihi bir bina. Günün hemen her saati dolu bir kafe burası: Tea or Coffee. Kediler, hani şu meşhur Cihangir kedileri dükkânın önündeki banklara yayılmış, yanlarına oturanlara alışıklar. Hiç istiflerini bozmuyorlar. Burada rahat ettikleri belli. Kediler mutluysa büyük ihtimal insanlar da mutludur o mekânda olmaktan.

Yılmaz Arslan İşletme Kurucusu

Üniversiteden sınıf arkadaşı üç ortak, 2015’te açmış Tea or Coffee’yi. Mekânın başında Yılmaz Arslan var, her şeyle o ilgileniyor. Öyle sadece çay ya da ille de kahve diye sınırlamıyorlar kendilerini. İsteyen filtre kahvesini, Amerikano’sunu ya da soğuk kahvesini içiyor, dileyen ince belli cam bardakta demli çayını. Hatta kahvenin üstüne çay içen de var, neden olmasın ki? Her ikisini birden sevenlerin günahı ne? Aynı mekânda hem çayın hem kahvenin iyisini bulmak tiryakiler için bir nimet. Yılmaz Arslan mekânı yaratırken Berlin’deki coffee shop’lardan biraz etkilendiklerini söylüyor.

Farklı bir konsept yaratmışsınız Tea or Coffee’de.

Bir sürü ‘coffee shop’ var. Biz kendimizi tam olarak oraya koymak istemedik. Yani aslında biz Türkiyeliyiz. Kahve önemli ama bizim için çay da önemli. Bir de ‘kahveci’ olup da çaydan uzak ya da çaya düşman bir yer olmasını istemedim.

Genelde ‘kahveciler’ çaydan uzak duruyor, değil mi?

Evet. Düşman gibi görüyorlar ama biz içinde çay sevenin de kahve sevenin de olduğu bir arkadaş grubuyuz. Coffee shop’ların yaptığı en büyük hata çay satmamaları, halbuki çay bizim kültürümüzde var. Kimse Americano üzerine ikinci Amerikano’yu içmiyor değil mi, çay içiyor.

Siz bu mekânı açmadan çaycı mıydınız, kahveci mi, hangisini daha çok severdiniz?

Ben kahve sektörüne girmeden önce ürün yöneticisiydim, bildiğiniz beyaz yakalıydım yani. Kahve severdim aslında. Bildiğim çay sadece Türk çayıydı, çok da işin içinde değildim ama zamanla, işin içine girdikçe araştırmaya, öğrenmeye başladım.

Dünyayı mı dolaştınız? Ya da belli yerlerde mi incelediniz?

Tayland’da çayla ilgiliydi ufak bir eğitim aldım aslında. Çok basit bir eğitim, günübirlik bir workshop’tu. Çayla ilgili çok fazla bilgim yoktu başta. Barista eğitimi de aldım. Doors Akademi’den.

Burayı açmadan önce işi öğrenmek için bir yere girip çalıştınız mı?

Tabii, bu iş nasıl dönüyor, neler oluyor anlamak için Karaköy’de bir kafede çalıştım. Part time bir iș aradım. Bana göre mi, değil mi, yapılır mı, yapılmaz mı, bunu görmek istedim. Bu sırada fark ettim ki insanlar sadece çay ya da kahve içmek değil, birlikte oturup konuşacakları bir mekânda olmak istiyorlar aslında. Bu çay ya da kahve ayrımına gerek yok yani, ikisi bir arada olabilir.

Örneğin birisi Amerikano içiyor, üzerine çay söylüyor. “Ben coffee shop’um, çay satmam!” diyemezsiniz, buna hiç gerek yok. Biz iyi ürün vermek, işimizi doğru yapmak istiyoruz. Asıl amacımız bu. Öncelikle insanların rahat edeceği, güzel, samimi bir yer yaratmak istedik.

Niye Cihangir’i seçtiniz semt olarak?

Yaşadığımız semt olduğu için Cihangir’i tercih ettik.

Size daha çok Cihangirliler mi geliyor, başka yerlerden gelenler de var mı?

Burası arka sokakta kalan bir yer, aslında müdavimi olunan bir mekânız. Bize genelde hep aynı insanlar gelir. Sadece beyaz yakalılar değil., ‘freelance’ çalışanlar da çok gelir. Türkiye’de çalışan yabancılardan da çok müdavimimiz var. Müşterilerimizin yaklaşık yüzde 80’i her gün gelenler diyebilirim. Biz ufak ufak büyüyerek bu hale geldik. İlk iki sene, burada oturup iki saat müşteri gelmesini beklediğimi bilirim.

Çaylarınız nereden geliyor?

Birkaç yerden alıyoruz. Japonya’dan gelen sencha ve matcha çayımız var. Aslında matcha latte’yi yapan ilk yeriz diyebilirim. Tayland’dan ve Hindistan’da geliyor, toplam 25-30 çeşit çayımız var.

Çaylardan en öne çıkanlar hangileri?

Matcha’nın belli bir tüketicisi var zaten, early grey de tercih ediliyor. Ve elbette her daim Türk çayı.

Size özel reçeteler var mı?

Çay olarak tea latte’yi söyleyebilirim. Kendi hazırladığımız özel harman çayla yapıyoruz. Demleme şekli de özel, sütün içinde demlenip süzülüyor, bardağa alınıyor. Çok beğenilen bir içecek, şurup veya toz kullanmıyoruz, doğal bir çay. İsteyene soya sütüyle de hazırlayabiliyoruz. Aynı zamanda tüm çay çeşitlerini soğuk olarak da yapabiliyoruz.

Biraz da kahvelerinizden bahseder misiniz? Neler var?

Kahvelerimiz de çok çeşitli. Altı çeşit çekirdeğimiz var. Örneğin biri, aroması asidite olmayan bir kahveden El Salvador; biri çok asidik, aroması çok yüksek Kolombiya; bir diğeri iyice yumuşak… Bu şekilde sınıflandırdığımız çekirdeklerden yapılıyor çaylar. Farklı yöntemlerle deneyebiliyoruz, yine hepsinin soğuk çeşitleri de var.

Kahvelerde en çok tercih edilenler hangileri?

Americano ve espresso, kahve düşkünlerinin en sevdikleri. Ama liste uzuyor tabii.

Atıştırmalık olarak neler var?

Yelpazemiz geniş. Sabah kruvasan ki hamur olarak Fransa’dan geliyor, burada biz pişiriyoruz. İtalyan, Fransız müşterilerimiz var, sırf kruvasan için geliyorlar. İsteyene kaşar peynir ya da çikolata ile kahvaltı yerine geçecek hızlı bir seçenek. Granola yapıyoruz, yoğurt ve taze meyvelerle sunuyoruz. Veganlar için vegan kek, granola gibi seçenekler ar. Browni kek, cheesecake her zaman mevcut.

Başka şubeniz var mı, açmayı düşünüyor musunuz?

Bir şubemiz daha var Edirne’de, franchise verdik. Başka şubeler de düşünüyoruz tabii. İstanbul dışında bir turistik beldede, İstanbul’da da Nişantaşı ya da Moda’da.

Adres: Cihangir Mahallesi, Oba Sokak No: 17, Beyoğlu/İstanbul

Telefon:0212 292 00 82

Çalışma saatleri: Haftanın 7 günü hafta içi sabah 09.00 akşam 22.00, hafta sonu sabah 10.30 akşam 22.00 arası açık.

Bunlar da hoşunuza gidebilir

Leave a Comment

Secured By miniOrange