2013 yılında Belçika’nın Saint-Vith kentinde, kurulan Ekşi Maya Kütüphanesi’nde dünyanın dört bir yanından gelen, farklı lezzetlerdeki ekşi mayalardan oluşan otantik bir koleksiyon yer alıyor. Dünya çapındaki fırıncılar ve tüketiciler için gerçek bir miras kaynağı olan kütüphanede Türkiye’den de 4 maya bulunuyor.
104 yıllık uzmanlığıyla geliştirdiği ekmekçilik, pastacılık ve çikolata ürünleriyle yiyecek sektörüne hizmet veren Puratos, tarihi M.Ö. 3000 yıllarındaki antik Mısır uygarlığına kadar uzanan ekşi mayalı ekmeğin eski değerini yeniden bulması için çaba gösteriyor. Yaptığı çalışmalarla dünya ekşi maya geleneğinin mirasçısı olarak bilinen Puratos’un Ekşi Maya Kütüphanesi 10. yaşını doldurdu. Kütüphanede 30 ülkeden 145 ekşi maya bulunuyor
Dünyadaki gıda kültürlerinden gelen teknolojileri ve deneyimleri müşterilerinin işlerinde daha başarılı olmasına yardımcı olmak için yeni fırsatlara dönüştüren Puratos, 4 kıtada 100’den fazla ülkede 10 bini aşkın çalışanıyla ürün ve hizmet sunan Belçika merkezli global bir grup. Ekmekçilik, pastacılık ve çikolata sektörlerinde artizan, endüstriyel, perakende ve gıda sektöründeki müşterileri için yenilikçi bir ürün yelpazesi ve uygulama uzmanlığı sunuyor. 1919 yılında kurulan Puratos Türkiye’de 30 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteriyor.
2013 yılında Belçika St. Vith’de Puratos tarafından kurulan Ekşi Maya Kütüphanesi’nin dünyada bir ilk ve tek olduğunun altını çizen Puratos Türkiye Pazarlama Başkan Yardımcısı Şeyda Uncu, “Ekşi Maya Kütüphanesi ile dünyanın dört bir yanındaki geleneksel ekşi mayaların biyoçeşitliliğini korumayı, bu ekşi mayaların gelecek nesillere aktarılmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bugün kütüphanemizde 30 farklı ülkeden 145 ekşi maya yer alıyor. Bu ekşi mayalar kütüphanedeki buzdolaplarında tutulup yapıldığı orijinal unla her iki ayda bir beslenerek devamlılığı sağlanıyor. Kütüphanemizde Türkiye’den ise 4 maya bulunuyor” dedi.
Anadolu coğrafyası ekşi mayanın da anavatanı
Kaliteli, besleyici ekmeğin çoğalması ekşi mayalı ekmeğin sürdürülebilirliğiyle mümkün. Ekşi mayanın Anadolu ekmek kültürünün önemli bir parçası olduğunu anlatan Prof. Dr. Zafer Yenal ise Ekşi Maya Kütüphanesi’nin aynı tohum bankaları gibi ekşi mayayı gelecek nesillere aktarmak, tüm insanlığın kültürel ve doğal mirasına sahip çıkmak, sürdürülebilirliğe katkı yapmak için çok önemli bir girişim olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Yenal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye kişi başına en çok ekmek tüketen ülkeler arasında. O yüzden aslında ekmeğin kalitesi, besin değeri, doyuruculuğu çok önemli genel sağlık düzeyi açısından. Ama kaliteye baktığımızda ekmeğe hakkını tam olarak veremiyoruz. Çünkü nicelik niteliğe denk düşmüyor. Kaliteli, besleyici, erişilebilir ekmek çoğalmalı. Bu da ancak ekşi mayalı ekmeğin üretimini ve sürdürülebilirliğini artırmakla mümkün. Ekmek ve ekşi mayanın anavatanı olarak tarihte Anadolu coğrafyası öne çıkıyor. Çünkü burası tarımın ve yerleşik hayatın ilk başladığı yerler. Şanlıurfa Göbeklitepe kazılarında arkeologlar bu yönde birçok bulguya rastladı. Ekmek geçmişte hep mayayla birlikte var oldu. Büyük şehirlerde de Anadolu’daki köylerde, kasabalarda da. Ekşi hamur mayasının yanı sıra nohut, ekşi ayran, çiçek, patates mayası da sıklıkla kullanılan maya cinsleri arasında. 1950’lerle başlayan sanayileşme, kalkınma ve şehirleşme sürecinde giderek “çarşı ekmeği” daha çok satılır oldu. Bu süreçte verimlilik kaygısıyla ekşi maya yerini ticari mayalara bıraktı. Ekmeklerin besleyici değeri, doyuruculuğu, doğallığı da buna paralel olarak azaldı.”